Ersin Çelik ile Protesto ve Gençlik Üzerine

Protesto kelimesi hakkında genel bir tanımla başlayabiliriz. Protesto nedir?

Benim zihnimde reddetmek olarak karşılık buluyor. Protesto, tavırdır. Duruştur. Baskıyı, dayatmayı ve bir zulmü kabul etmemektir. Aynı zamanda bir insanın kendine olan güvenidir.

Protesto zamanın ihtiyaçlarına paralel olarak güncellenen bir kavram. Günümüzde protestonun geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şunu söyleyebilirim; sosyal medya insanların sokaklara inme ve kitlesel protestolar yapma refleksini zayıflattı. Yerine ilgili etikete paylaşım yapma kültürü geldi. Tweet atarak sözümü söyledim, tavrımı ortaya koydum demek daha zahmetsiz, risksiz protesto biçimine dönüştü.

Sizce protesto kavramı neden bir kesime aitmiş gibi biliniyor? Toplumda protestonun daha çok siyasetin sol kanadına uyan bir kavram olduğuna dair bir önyargı var. Bunun sebebi ne olabilir?

Protesto denilince akla muhalif olmak ya da haklı olmak geliyor. Bu bir yanılgı. Türkiye’de 25 yıl önce dönemin siyasilerini ve insan haklarıyla çelişen kararları meydanlarda protesto edenler bugün, uzun zamandır iktidardalar. İktidarda olmak protesto etme hakkını elden almaz. Sadece sebepler ortadan kalkınca protestolar da bitiyor. Diğer yandan bu ülkede başörtüsüne özgürlük sağlanması da protesto edildi. Öncesinde binlerce insan 2007 yılında, Cumhurbaşkanı adayını ve eşi başörtülü diye seçtirmemek için günlerce protesto eylemi yaptılar. Ancak o protesto karşı etkiye neden oldu ve sandık da bir protesto aracına dönüştü. Şu da var; bir meseleyi protesto etmek şiddete başvurma hakkını doğurmaz. Türkiye’de sol, sokak eylemlerini terörize eden gruplarla hareket ettiği için polisle çatışmayı ve şiddeti protesto kültürü haline getirdi. Polisten jop yemeyince eyleme gitmiş sayılmazdı. Bu da bir çeşit etkileşim ve kişisel tatmin olmaktı.

İsrail’in Filistin’e uyguladığı katliamda da tekrar anladık ki protestoların büyük bir bölümü dijital mecralar üzerinden gerçekleşiyor. Özellikle gençlerin bu konudaki protesto tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sosyal medyaya sıkışıp kalmak, büyük problem. Bir toplum için korkunç, tamir edilemez bir sonuç. Robotlaşmanın bir önceki evresi. Komutsuz hareket edememek demektir bu. Üstelik belirgin bir dayatma olmadan bu hale gelen gençler var. Gazze soykırımı gençleri çok sarstı. Sosyal medya, protestoların bir ayağı, enformasyon gücü ama dinamik olmak da gerekiyordu. Ben bu eşiğin doğru yönde aşıldığını gördüm. Sokaktaki etkileşimi sosyal medyaya taşımak ya da yaymak çok kolay. Zahmetsiz, oturduğun yerden protesto etmek bir süre sonra tatmin etmez. Gençler sokaklara çıkmak istiyorlardı. Bir işaret fişeği, bir paylaşım yetti. İstanbul, Konya, Kocaeli ve Gaziantep’teki el ele Gazze Şeridi eylemleri sosyal medyadan organize edildi. Demek ki doğru yönlendirme ve hem kitlelere hem de güvenlik önlemleri alacak yetkililere güven vererek sosyal medyayı sokağa taşımak mümkünmüş bunu yaşayarak gördük.

Filistin’de yaşanan insanlık ayıbına “Dur!” demenin yolu sadece oraya gidip cephede savaşmak mıdır? Bu konuda elinden hiçbir şey gelmediğini düşünen gençlere ne tavsiye edersiniz?

Bir kere şunu ifade edeyim; ”ben Gazze için cepheye gitmek isterim” diyenler samimiler. Çünkü geçmişimizde ve fıtratımızda cephede olmak, zalimin karşısına dikilmek var.
Birilerine ütopik, maceracılık ya da radikal bir davranış gelebilir. Mazlumun yanında olmak radikallik değildir. İslam dininde cihat etmek farzdır ve bu bilinçte, imanda olan biri imkanını bulunca gider. Afanistan’a, Çeçenistan’a, Saray Bosna’ya ve Suriye’ye çok fazla giden ve aralarından şehit düşenler oldu. Lakin ”benim elimden bir şey gelmiyor” demek, eğer çaresizlik nidası değilse, bahane üretmek olur. Elimizden mutlaka gelen, yapılacak işler vardır.

Özellikle gençler, “ben tek başıma ne yapabilirim ki” yeisine asla düşmemeli. Eğer çok iyi çok faydalı olmak istiyorlarsa, kendilerini yetiştirsinler. Bakın bu bir idealdir. Filistin davası bugün ortaya çıkmadı. Dedelerimizin de davasıydı çünkü 75 yıllık bir geçmişi var.

Bugün İsrail’i durdurmanın yollarını konuşuyor, tartışıyoruz yarın siyasi olarak nasıl müdahale edileceğini masaya yatıracağız. Gazze’yi yeniden inşa etmeyi konuşacağız. Bunun için de nesilden nesile taşınan bir bilinç inşa etmeliyiz.

İsrail ile Filistin arasındaki çatışmalar bir gün sona erecek mi? Nasıl?

Bu soruya yanıt verebilmek için geçmişe bakmak gerekiyor. Filistin toprakları ve Kudüs Osmanlı’nın elinden çıktıktan sonra İngilizlerin himayesinde çatışma bölgesine dönüştürüldü. Almanya’nın soykırımından kaçan ve Avrupa’nın da sahiplenmediği Yahudileri bu topraklara taşıdılar. Filistin halkına verdikleri hiçbir sözü tutmadılar ve bir ülkeyi onursuzca gasp ettiler. Bugün bağımsız bir Filistin devleti yok ama kâğıt üzerinde bağımsız görünen İsrail devleti de müstemlekedir. Yani Amerika’nın ileri karakoludur. Bugün şahit olduklarımız 100 yıllık planların neticeleridir. Batı güç zehirlenmesi yaşıyor. Bu yüzden Gazze halkını çıldırmışcasına katlediyorlar. Benim şahsi kanaatim; çatışmalar ancak İsrail’in bugün gasp ettiği tüm topraklardan atılması ile durabilir.

Barış ancak, Filistin halkının kendi topraklarında özgürce yaşamasıyla gelir. Ben bu saatten sonra iki devletli çözümü de göremiyorum. Bunu İsrail de istemiyor. O zaman biz de sindirmemeliyiz. Zor görünüyor, imkansız geliyor belki ama bence bu cinnet hali İsrail’in sonunu getirecek.

Amerika’yı darmadağın edecek. İyi gözlemlemek gerek; Batı toplumları bir uyanışın sancılarını yaşıyor. Ülkelerinin ve liderlerinin barbarlıklarını kabullenmiyorlar. Çok öfkeliler. Biz Müslümanlar ise bir yol ayrımında olduğumuzun idrakindeyiz. Yeniden onurlu ve ümmet bilinciyle hareket etmenin nüvelerini görüyoruz. Eğer böyle bir uyanış olursa ve İsrail sadece son Gazze soykırımından adil bir şekilde yargılanırsa, İslam coğrafyasının ortasına hançer gibi saplanan bir devlet ayakta kalamaz. Çatışmalar da o zaman biter.

$ s yorumu var

  1. Cok katılıyorum aynen anlattığınız gibi.. insallah bizim evlatlarımızda bu bilincin farkında olur. Dualarla Rabbim filistinin yardımcısı olsun…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir