“HİKÂYENİN PEŞİNDEN KOŞMAK” ERHAN İDİZ’LE FOTOĞRAFÇILIK ÜZERİNE

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Adım Erhan İdiz. Basın sektörüne 7 yaşımda gazete dağıtıcılığı yaparak girdim. 28 yaşıma kadar bir ajansta gazete dağıtıcılığı, bölge muhabirliği, fotoğraf ve haber editörlüğü işlerinde bulundum. Son 6 yıldır insanî yardım sektöründeyim. Bunun yanında paylaşımda bulunduğum kendi ilgi alanlarım da var. “Etimoloji”; Kelimelerin Hikâyesi ve “Hiç Unutmam”; İnsan Hikâyeleri. Bu şekilde hikâyelerin peşinden koşuyorum diyebilirim. 🙂

Biz sizi daha çok insanî yardım dernekleriyle yaptığınız yurt dışı seyahatleri ile tanıyoruz. Daha doğrusu bu seyahatlerdeki fotoğraflarınızla. Peki bu fotoğraf hikâyeniz ne zaman başladı? Fotoğraf çekmek sizin için ne ifade ediyor?
İlk fotoğrafımı hatırlıyorum; dijital makinenin ilk çıktığı zaman benim olduğum yere gelmişti, bir gazeteden almıştık. Tabii o zamanlar pozlu makine sıkıntısı vardı, çektiğinizi göremiyorsunuz. 🙂 Dijital makineyle çektiğim ilk fotoğraf Van/Akdamar Adası’nın fotoğrafıydı. Ekranda yarısı mavi yarısı yeşil bir şekilde manzarayı görünce çok hoşuma gitmişti. 🙂 Ondan sonra uzun bir süre sadece manzara fotoğrafı çekmiştim. Son 5-6 yıldır ise insanî yardım için gittiğimiz yerlerde insan hikâyelerini çekiyorum. Özellikle hikâyesi olan insanları çekmeyi çok seviyorum.
Etimoloji adlı bir sayfanız var ve şimdilerde geniş bir takipçi kitlesine ulaştı. Bu büyümeyi neye borçlusunuz? İçerik üretirken nelere dikkat ediyorsunuz?
Etimoloji’nin ülkemizde ciddi bir alıcı kitlesi yok maalesef. Bu yüzden paylaşımları fotoğraflarla destekliyoruz. İçerik üretirken gençlerin hoşuna gidecek kelimeleri seçmeye, ilgilerini çekecek cümleleri kullanmaya çalışıyoruz. Böylece vermek istediğimizi dikkat çekici bir hâle büründürüp onları da bu işe dâhil etmiş oluyoruz.
Etimoloji’nin geniş bir kitleye ulaşmasının sebebi de bu bence. İşin akademik tarafında yer alan insanlar bizden hayli hayli iyiler. Fakat salt bir akademik çalışmayla kimse ilgilenmiyor. İnsanlar, özellikle de gençler, sosyal medyanın kendi dilinde içerikler istiyor. Hayatın keşmekeşi içerisinde bazı kaçış noktaları ve kendilerini bulabilecekleri cümleler arıyorlar. Biz de mümkün olduğunca onların seveceği tarzı yakalayıp içerikleri bu şekilde sunmaya çalışıyoruz.

Dijital Medya’da fotoğraflarıyla yer almak isteyen bir genç nasıl bir yol izlemeli? Fotoğraf çeken gençlere önerilerinizi alabilir miyiz?
Sosyal medya, özellikle de instagram, görselliğe dayalı bir yer olsa da fotoğraflar tek başına ilgi çekmiyor. Eğer Steve McCurry değilseniz insanlar sadece fotoğraflarınızla ilgilenmeyebiliyor. Mesela çok fazla İstanbul fotoğrafı var, söyleyince bile o profiller zihnimizde canlanıyor. Anadolu fotoğrafçılığı da aynı şekilde; koyunlar, kuzular, köyler… Bunun yerine belli bir tema üzerinde çalışmalarının daha faydalı olacağını düşünüyorum. Tabii fotoğraflarını da cümleleriyle desteklemeleri gerekiyor. Neden o fotoğrafı çekme ihtiyacı duydu? Benim göremediğim neyi gördü? Fotoğraf ona ne hissettirdi? Bu soruların cevaplarını bir noktada alabilmeliyiz.

Yakın zamanda bulunduğumuz ofisi açtınız ve burada gençlerle çalışmalar yaptığınızı biliyoruz. Biraz bahsedebilir misiniz?
Hiçbir ticari ve siyasi amacı olmayan bir çalışma bu. Gençler; benim ilk başladığım zamanlarda çektiğim yalnızlığı yaşamasınlar diye onlara yol gösterici bir abi olmayı umut ediyorum. Bu yüzden ofise gelip yeni insanlar tanıyıp kendi çevrelerini kurmalarını; fotoğraf makinesi kullanmalarını, kamera önünde olmak istiyorlarsa bu yönde çalışmalarını, kendi fikirleri/projeleri varsa onları uygulamaya geçirmelerini istiyorum. Büyük maddi bir gücüm olmamasına rağmen imkânım el verdiğince onları desteklemeye çalışıyorum. Bütün hikâye bundan ibaret. 🙂