Kitabın Ortasından-Aralık

Gazze'de 3000 Gün

“Gazze’nin insanları, bu dünyanın herhangi farklı bir yerinde yaşayan diğer insanlar gibi yaşamayı, eğlenmeyi, okumayı, çalışmayı, kız olsun erkek olsun yüksek eğitim almayı, sanatı, farklılıkları, misafirperverliği, hürmet etmeyi, geleneklerini, dinlerini ve direnişi seviyorlar. Dışarıdan ilk defa gelip Gazze’yi hayalindekinden farklı bulan ve normal devam eden hayata şaşıran yabancılara – Biz, Batı sömürgesi neticesinde her şeyden mahrum bırakılmış kimi Afrika halkları gibi değiliz; imkanımız, yetişmiş insanımız var ama sadece hürriyetimiz yok.- diyorlar.”

Faruk Esen’in Filistinlilerle birlikte yaşadığı seneler içinde Gazze’deki tecrübelerini aktardığı bu kitapta, Gazze halkının belki de daha önce hiç duymadığınız yönleriyle tanışacaksınız. İsrail – Filistin savaşının körüklendiği bugünlerde mazlum Filistinlileri yakından tanımak için Gazze’de 3000 Gün’ü okumakta fayda var.

İsrail Sorunu - Siyasi Siyonizm

Siyonistlerin hem gizli hem de açık bütün emellerini belgeler aracılığıyla gözler önüne seren bu kitap birçok tartışmaya sahne olmuştur. Garaudy, Yahudilerin nasıl Theodor Herzl ile başlayan Siyasi Siyonizme teslim olduğunu , “Vaat edilmiş topraklar…” masalıyla nasıl kan döken terörist bir devlete dönüştüğünü açık bir dille aktarmaktadır. Söz konusu kitap, Yahudiler tarafından o kadar sevilmiyor ki bu kitabı 1983’te Paris’te çıkaran yayınevi, siyonist lobisi tarafından iflas ettiriliyor. Bunu gören hiçbir yayınevi bu eseri tekrar basmaya cesaret edemiyor. 1980’li yılların başında Irak ve Suriye’nin bölüneceğini ve parçalanacağını net bir dille ifade eden bu kitabın gerçeklere ne kadar yakın olduğu tartışılmaz. Yakın tarihte Ortadoğu’da gerçekleşeceği düşünülen bir dizi olaylar da yine kitapta yer alıyor. Türkiye’yi de ilgilendiren bu olayları öğrenmek için kitabı okumanızı tavsiye ederiz.

Kudüs Yazıları

“Kudüs… İster ihmal edelim, ister ciddiye alalım, Kudüs her zaman ‘temel meselemiz’ olarak kalacak.”

Kudüs, söylemlerimizin coşkusuna ve iddialarımızın büyüklüğüne rağmen, hakkında pek az bilgi sahibi olduğumuz bir şehir aslında. Çok önemli ve yaygın birkaç anekdot dışında, Kudüs’le ilgili malumatımızın tamamen ezbere dayalı olduğu söylenebilir. Bunun üzerine, bir de herkes söz ettiği, siyasi sloganlara konu olduğu ve çok gündeme taşındığı için konunun “eskimesi” ve “sıradanlaşma sonucu dikkatimizin dağılması” tehlikelerini eklediğimizde, Kudüs’ü hak ettiği ilmî ihtimamdan epey mahrum bıraktığımız, su götürmez bir gerçeğe dönüşüyor. Kudüs konusunda mikrofonun ilk uzatılması gereken kişilerden biri olan Taha Kılınç’ın bu kitabı, bugünlerde şahit olduğumuz Kudüs seferberliğine “bilgi temelli” bir katkıda bulunmak amacıyla hazırlanmış. “Kudüs Yazıları”nı oluşturan 34 metin, “Nerden başlayalım?” sorusuna mütevazı bir cevap veriyor. İçerdiği okuma önerileri, içerisindeki bazı isimler ve olaylar günümüzde yaşananlara da ışık tutar nitelikte.

Said KARAHASAN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir