Nur Dönmez: AVM’de Yemek Bulamıyorum

Maalesef glütensiz yiyeceklere ulaşmak zor. Son yıllarda çeşitlilik ve yaygınlık artmasına rağmen AVM’de yemek bulamıyoruz.

Merhaba, ilk olarak kendinizi biraz tanıtır mısınız?

Merhabalar, ben Nur Dönmez. 19 yaşındayım, İstanbul’da yaşıyorum. 2019 yılında çölyak teşhisi aldım. Marmara Üniversitesi İşletme ikinci sınıf öğrencisiyim, aynı zaman da içerik üreticisiyim.

Sosyal medyaya başlama motivasyonunu nereden buldunuz? İlham aldığınız içerik üreticileri var mı?

Her zaman yaptığım şeyleri anlatmayı, ailem ve arkadaşlarımla paylaşmayı çok sevmişimdir. Hastalığımın başında kendimi yalnız hissediyordum, çevremde çölyak hastası olan yoktu. Yalnızlığımı başkalarıyla paylaşarak onların yalnız olmadığını göstermek istedim. Sosyal medyada çölyak hastalığı alanında kendim gibi birilerini bulamayınca da ‘Neden deneyimlerimi ben paylaşmayayım?’ diye düşündüm. Ailemin yüreklendirmesiyle de başladım. Spesifik olarak ilham aldığım içerik üreticisi yok.

Mesleğinizi yapmayı düşünüyor musunuz yoksa tamamen sosyal medyaya mı yöneleceksiniz?

Planım mesleğimle sosyal medyayı birlikte yürütmek. İki taraf için de çok güzel hedeflerim var, sonunda ortak noktada birleşecekler.

Yapacağınız işin hastalığınızla bir bağlantısı var mı? Sizi çalışma hayatında en çok etkileyeceğini düşündüğünüz şeylerden bahseder misiniz?

Yapacağım işin, çölyak farkındalığını artırması ve çölyak hastası bireylerin sosyal yaşantısını normal bir şekilde yürütmesinde katkı sağlamasını amaçlıyorum. Yani hastalığım ve işim iç içe olacak. Çalışma hayatımızda yeme engelimizin olması bizi bir hayli zorluyor. Çoğu iş yerinde çölyak ya da glütensiz beslenme mecburiyeti olanlara maalesef glütensiz yemek sağlanmıyor. Kişi evden yemek getirme durumunda kalıyor. Çölyak bilinci olmayan yerde evden yemek getirme, ikram edileni almama, iş yemeklerine katılmama durumları yanlış anlaşılıp kötü yorumlanabiliyor. Kötü senaryoda hayat temposu içinde glütensiz beslenemediği için diyeti bırakanlar oluyor.

Çölyak hastalığı hakkında bilgi verir misiniz? Hastalığınız hayatınızı nasıl etkiledi?

Çölyak; buğday, arpa, çavdar gibi tahıllarda bulunan glüten proteine olan hassasiyettir. Çölyak hastaları makarna, ekmek, gofret gibi glüten içeren ürünleri yiyemez. Yenildiği halde bağışıklık sistemimiz glütene karşı kendini korumak ister ve bağırsaklarda tahribata yol açar. Uzun vadede glütene maruz kalmak diğer bağışıklık sistemi hastalıklarına ve kansere kadar yol açabilir. Hayatımın büyük bir kısmını çölyaktan bihaber geçirdikten sonra bu denli değişik beslenme temposu başlarda oldukça zorladı. İlk zamanlar ne yapacağımı bilmiyordum, ne yemeliyim ne yememeliyim, glüten nelerde var… Kocaman bir soru işaretiyle karşı karşıyayken çözümü araştırmakla buldum. Bu sayede doğru bilgiye nasıl ulaşılabileceğimi öğrendim. Çölyakla beraber gelen birçok engele karşı çözümler üretmem gerekiyordu. Daha sonra hayatımdaki diğer olaylara karşı da ilk yaptığım işin çözüm üretmeye çalışmak olduğunu fark ettim. Benim gibi engeli, hastalığı olan insanlara empatiyle yaklaşmaya başladım. Hastalığım sayesinde kendimi daha iyi ifade edebildiğimi gözlemledim. Yani çölyak hayatımı hem iyi hem de kötü anlamda etkiledi diyebilirim.

Paylaştığınız videolarda dışarıda glütensiz yiyecekler bulmakta zorlandığınızı görüyoruz. Sizin gibi bu hastalıkla yaşayan insanlara tavsiyeniz var mı?

Maalesef glütensiz yiyeceklere ulaşmak zor. Son yıllarda çeşitlilik ve yaygınlık artmasına rağmen en basiti bir AVM’de yemek bulamıyoruz. Bulsak bile glütensiz ürünlerin çok pahalı olması bize büyük bir engel.

Benim gibi çölyak hastası olanlara önerebileceğim şey, daima yanlarında glütensiz ekmek ve atıştırmalık taşımalarıdır. Yanımızda yiyebileceğimiz besinler olması güvende hissettiriyor ve kurtarıcı olabiliyor.

Sizin daha güçlü bir insan olmanızı sağlayan sebep ya da deneyiminiz nedir?

Çölyağın getirdiği zorluklar beni güçlendirdi. Çözüm odaklı olmam ve durumumu ifade edebilmem hem bana hem de benim gibi çölyaklara fayda sağladığını görünce daha da motive oldum. Marmara Üniversitesi yemekhanelerinde “Glütensiz Menü” olması için arkadaşlarımla beraber çok çabaladık. Bunun için mağduriyetimizi anlatan mailler attık, görüşmeler yaptık. Sonunda Marmara Üniversitesi’nin bütün kampüslerin yemekhanesinde “Glütensiz Menü” olmasını sağladık. Buradan tekrar SKS şube müdürlerimiz Mahmut Türkoğlu ve Felit Yavuz’a diğer tüm idarecilerimize ve Rektörümüz Mustafa Kurt’a teşekkürlerimizi iletiyorum.

Eğer geçmişinizde yaşanmış olan herhangi bir olaya şahitlik edecek olsaydınız, bu hangi olay olurdu? Bu olayı değiştirmek mi isterdiniz yoksa tekrar yaşamak mı?

Teşhisin konulduğu zamana dönmek ve kendimi biraz sakinleştirmek isterdim. Kendimi yalnız hissediyordum ve bilinmezlik içerisindeydim. Fakat şimdi düşündüğümde, yaşadıklarımın hiçbirini değiştirmek istemediğimin farkındayım. Onlar sayesinde bugün olduğum kişi oldum.

Otobiyografinizi yazsaydınız başlığı ne olurdu?

“Çölyak ve Aç” olmasını isterdim. Çölyaktan önce de olan yemek aşkım çölyakla beraber körelmedi hatta arttı. Glütensiz ürünleri, yemekleri denemek favori aktivitem diyebilirim. “Çölyak ve Aç” resmen beni tanımlıyor.

Son olarak çocukluğunuza bir öğüt verecek olsanız bu ne olurdu?

Hayatı dolu dolu yaşa, kafana çok şeyi takma. Hatalar yap, dersler çıkar, gez, eğlen… Ve de şansın varken bol bol glütenli beslen 🙂