Zihnimizin Plansız Alarmları: Tamamlanmamış İşler

Gelişen teknolojiyle birlikte gün içerisinde çok sayıda uyarana maruz kalıyoruz. Özellikle sosyal medyanın önemli bir gelir kapısı hâline geldiğini düşünürsek içerik üreticilerinin kullanıcıların en çok dikkatini çeken ve etkileşim sağlayan içerikleri sunmaya çalıştıkları aşikâr. Çekiciliği artırmak içinse bu içerikler şiddet, korku, kaygı gibi duygusal unsurların sosuna bulanarak tüketiciye sunulmakta. Örneğin bir haber akışı içerisinde peş peşe birbirine zıt, yoğun duygusal unsurlar barından haberler çıkıyor karşımıza. Duygu durumumuz da içerikler arasındaki bu hızlı geçişe adapte olmaya başlıyor zamanla. Önce bayram dönüşü yaşanan bir kaza haberine üzülüyor, şiddet haberlerine öfkeleniyor hemen ardından çıkan komik bir videoya gülerken bulabiliyoruz kendimizi. Cahit Zarifoğlu’nun “Oturdu mu bir masaya hakkını verir çay içmenin ” dizelerinin aksine yaşamın hızına yetişmeye çalışırken yalnızca çaylarımız değil öfkelerimiz, üzüntülerimiz, mutluluklarımız da yarım kalıyor. Hakkını vererek yaşayamadığımız bu duygular nasıl oluyor da zihnimizin derinliklerinde kaybolmak yerine “keşke”lerle bugüne taşınıp tamamlanmayı bekliyor?

Psikolojide bu yarım kalmışlık hissi ve tamamlama güdüsü Zeigarnik Etkisi ile açıklanır. Rus araştırmacı Bluma Zeigarnik gittiği bir restoranda tek bir garsonun onca siparişi herhangi bir yere not etmeden nasıl aklında tuttuğunu şaşkınlıkla gözlemler. Garsona bunu nasıl başardığını sorduğunda garson, siparişleri teslim edene kadar aklına yazdığını teslim ettiği siparişleri zihninden sildiğini söyler. Bu cevap Zeigarnik’i daha da meraklandırır. Berlin Üniversitesi restoranında başlayan bu merak psikoloji laboratuvarlarına taşınarak Zeigarnik’i “tamamlanmamış işlerin tamamlanana kadar zihni meşgul ve huzursuz ettiği” sonucuna ulaştıran yıllarca sürecek araştırmaların fitilini ateşler.

Ertelenmiş sorumluluklar, yüzleşmekten korkularak bastırılan duygular anlık bir rahatlama verse de tamamlanana ve uygun bir yolla ifade imkânı bulana kadar zihnimizi meşgul etmeye devam eder. Zihnimiz rahatlamak için tamamlanmamış işleri ansızın hatırlatarak tamamlamaya zorlar.

Geçmişten gelen keşkeler, bugün keyif aldığımız bir etkinliğin ortasında zihnimizde belirip keyfimizi kaçırarak o anki duygumuzun da yarım kalmasına sebep olabilir.

Zeigarnik Etkisi’nin harekete geçirici ve güdüleyici yönünü kullanarak bu etkiyi avantaja çevirmek de mümkün. Örneğin akademik , sosyal, meslekî herhangi bir hedef belirlerken bu hedeflerin gerçekçi ve ulaşılabilir olması, hedefleri tamamladıkça zihindeki gerilimin azalmasını sağlar ve yeni hedeflere odaklanma yeteneğimizi artırır.
Zihnimizin sürekli başlanan işleri tamamlama yönünde güdüleyici olduğunu söyledik. Motivasyon eksikliği, kendine güvensizlik, başarısızlık kaygısı gibi çeşitli sebeplerle erteleme eğiliminde olduğunuz işleri düşünün. Bir işe başlarken her zaman bu sebepleri ortadan kaldırmamız ve yeterli düzeyde güdülenmemiz mümkün olmayabilir. Ancak biz “Başlamak bitirmenin yarısıdır.” diyerek bir adım attığımız zaman zihnimizin artık bizi sürekli o işi tamamlama konusunda harekete geçirici bir güç olarak çalıştığını göreceğiz.

Geçmişten gelen keşkeleri bugüne taşımamak ve yarınlara yeni keskeler armağan etmemek için bugünün işini bugün yapmaya gayret etmeli, en azından bu amaçla bir adım atarak işe başlamalıyız.

Damlanur YUNSUROĞLU

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir