Avrupa’nın Madalya Canavarı Rıza Kayaalp

Ata Sporumuz Güreşte Avrupa’nın Madalya Canavarı Rıza Kayaalp

İç Anadolu’nun bağrından ‘Dünya Şampiyonluğu’na uzanan bir başarı öyküsü bu. 5 yaşında kurduğu hayalden asla vazgeçmeyen bir çocuğun, bir gencin, bir babanın hikâyesi.

Rıza Kayaalp, 10 Ekim 1989’da Yozgat’ın Kavurgalı Köyü’nde, işçi bir ailenin son çocuğu olarak dünyaya geldi. Hayatta ne olmak istediğini küçük yaşlarda fark eden büyümüş de küçülmüş denilen çocuklardan biriydi. Bilen bilir; Anadolu’da iri çocuklara “Pehlivan” derler. Rıza’da küçükken biraz yapılı olduğu için onu “Pehlivan” diye çağırırmış köylüler. Bu lakabını çok seven Rıza, ta o yaşlarda akranlarıyla güreşmeye başlamış. “30 kiloyken 50 kiloluk buğday çuvallarını kaldırıyordum. O gücü çocukluğumdan beri kendimde hissediyorum. O yüzden bir şeyleri kaldırmadan duramıyordum.” diye anlatıyor o yılları. 11 yaşına geldiğinde annesine “Ben güreşçi olmak istiyorum.” diyen bu kararlı çocuk, Yozgat Güreş Eğitim Merkezi’nin seçmelerini kazanarak ‘Dünya Şampiyonluğu’na doğru giden o uzun yolda ilk adımını atıyor.

  • 5 Dünya Şampiyonluğu
  • 12 Avrupa Şampiyonluğu
  • 3 Avrupa ve Akdeniz Oyunları Şampiyonluğu
  • 2 Dünya Kupası
  • 8 Vehbi Emre & Halit Kaplan Turnuvası Şampiyonluğu
  • 51’i Altın Olmak Üzere Toplamda 65 Madalya

Anadolu’da iri çocuklara ‘Pehlivan’ derlerdi ve bana da öyle demeleri çok hoşuma gidiyordu. 4. sınıfta anneme “Ben güreşçi olmak istiyorum.” dedim. Seçmeleri kazandım ve spor hayatımın ilk adımını attım. O yaşlarda bile antrenmanda koşarken her adımda “Avrupa Şampiyonu olmak istiyorum. Dünya Şampiyonu olmak istiyorum. Olimpiyat Şampiyonu olmak istiyorum.” diyordum.

Benim en büyük motivasyonum beni köyden alarak güreş eğitimi veren, yediren, içiren ve her türlü ihtiyacımı karşılayan devletimiz. Devletimizin desteğiyle buralara geldik. Karşılığını şampiyon olarak ödemeye çalışıyoruz ama onlar da şampiyonluğun karşılığında bizi ödüllendiriyor. Dolayısıyla ne yaparsam yapayım devletimin hakkını ödeyemem.

Kırsal kesimde benim gibi hatta benden daha potansiyelli çocuklar da var ama imkânsızlıklar nedeniyle hiç keşfedilemiyorlar. Güreş Eğitim Merkezi olmasaydı ben de öyle kaybolup gidecektim. O yüzden vatanıma çok şey borçluyum.