İlk bakışta birbiriyle çatışır görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birleştirebiliriz. Bu sevginin kendisine çerçeve olarak seçtiği şehirler, benim hayatımın tesadüfleridir.
BEŞ ŞEHİR
Beş Şehir’in asıl konusu, hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır. İlk bakışta birbiriyle çatışır görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birleştirebiliriz. Bu sevginin kendisine çerçeve olarak seçtiği şehirler, benim hayatımın tesadüfleridir. Bu itibarla, onların arkasında kendi insanımızı ve hayatımızı, vatanın manevi çehresi olan kültürümüzü görmek daha da doğru olur. Bizden evvelki nesiller gibi bizim neslimiz de bu değerlere, şimdi medeniyet değişmesi dediğimiz, bütün yaşama ümitlerimizin bağlı olduğu uzun ve sarsıcı tecrübenin bizi getirdiği sert dönemeçlerden baktı. 150 senedir hep onun uçurumlarına sarktık. Onun dirseklerinden arkada bıraktığımız yolu ve uzakta zahmetimize gülen vaitli manzarayı seyrettik.
Ahmet Hamdi Tanpınar
İNSANLIĞIN MEDENİYET DESTANI
İnsanlığın Medeniyet Destanı, Batı hegomanyasını reddeden gerçek bir dünya medeniyetleri tarihidir. Tarihin kaçırılmış fırsatlarını ve insanın kaybedilmiş boyutlarını, bizimle birlikte aramak isteyenlere sesleniyor. Kitabın yönü geçmişe değil, geleceğe dönüktür. Kültür imtiyazına sahip olmayanlara, ona erişme arzusu verecektir. Bu imtiyaza sahip olup da, “klasik önyargı” nın kendisini Batı ile sınırladığı kimselerde ise büyük ihtimalle bir öfke, belki de bir skandal doğuracak; ama yine de kendilerinde bir açılma, evrensel bir bakış açısı, diğer medeniyetlerle bir yardımlaşma arzusu uyandıracaktır.
Roger Garaudy
ŞEKER PORTAKALI
Yazarın baş yapıtı olan Şeker Portakalı, günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsüdür. Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vascon-celos’un çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zeze’nin başından geçenleri anlatır. Vascon-celos, tam on iki günde yazdığı bu romanı “yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığım” söyler.
Jose Mauro De Vasconcelos