Spor Sözlüğü

Burak Çelik

Spor denilince aklımıza ilk olarak topla oynanan oyunlar gelecektir. Sanırım önceliğiniz futbol olacaktır. Sonra basketbol, voleybol ve belki tenis. Ben tercihimi basketboldan yana kullanıp size basketbol hakkında bazı temel bilgiler vereceğim. Topun elle kontrol edildiği bir takım sporu olan basketbolun mucidinin Kanadalı beden eğitimi öğretmeni Dr. James Naismith olduğu biliniyor. Tabii bu Kanadalı öğretmenimiz de 1891’de basketbolu icat ederken Mayalardan biraz etkilenmiş. Mayaların daha sert şartlarda oynadığı Tlahiotenieé’ isimli oyunu Naismith’e ilham vermiş. Günümüzde beşer kişilik takımlarla oynanan oyun, ilk bulunduğunda yedişer kişilik takımlarla yirmişer dakikalık üç devre hâlinde oynanmıştı. “Sepet topu” anlamına gelen “Basket Ball” bu spor için en uygun isim olarak belirlendi. Basketbolun ünü zamanla Springfield Genç Hristiyan Erkekler Birliği Eğitim Okulu’nu aştı ve çevre okullarda da yer bulmaya başladı. Artık ününe ün katan sporun önünü alamadılar ve basketbol tüm dünyaya taştı. Futbol topunun altı kapalı şeftali kasalarına sokulmasını amaçlayan oyun zamanla gelişip şimdiki hâlini aldı.
Basketbol, futbolun aksine genellikle kapalı salonlarda oynanır. Tabii artık futbol statlarının da üstü kapatılmaya başlandı. Ben bir kıskançlık seziyorum… Şaka bir yana, kötü hava koşulları için kapalı statlar oyuncular için bir nimet. Basketbol oyun alanlarının zemini sert tahtayla kaplıdır. Yoksa top nasıl sekecekti? Oyuncuların ayakkabılarından çıkan, kimi insanları rahatsız eden o tiz ve kesik sesin nedeni de işte bu cilalı zemindir. Alanın boyutları FIBA standartlarına göre 28 m x 15 m ölçülerinde belirlenmiştir. Alan ortada bir çizgiyle ayrılmıştır ve çizginin ortasına çizilen bir daire ile orta alan belirlenmiştir. Orta alanda, aynı zamanda oyunun başlangıcı da olan hava atışı yapılır. Her iki takımdan birer oyuncu kendi orta alanın kendisine ait olan kısmında bekler ve hakem topu havaya atar, ilk önce topu havadan kim çelip kendi takım arkadaşlarına atarsa oyuna ve ilk atağa o taraf başlar. Kısa kenar çizgilerinde 3,05 m yüksekliğinde potalar bulunur ve bu potalardaki çemberin çapı 45 cm’dir.
Haydi, size biraz kurallardan bahsedeyim.
• Basketbol maçlarını üç hakem yönetir.
• Oyuncular çok misafirperver olduğu için, misafir takımın sahada hangi tarafta başlayacaklarına izin verir. İkinci devreye kadar tabii. İkinci devreden sonra sahalar değiştirilir. Misafirperverlik de bir yere kadar.
• Basketbol, onar dakikalık dört periyottan oluşur. Beraberlik olursa bir uzatma periyodu oynanır. Sanmayın ki oyun kırk dakikada bitiyor. Her takım ilk üç periyotta ve uzatma periyodunda birer dakikalık bir, dördüncü periyotta iki mola hakkına sahip.
• İkinci ile üçüncü periyot arasında on beş dakikalık devre arası verilir. Diğer periyotlar arası iki dakika ara verilir.
• Basketbol öyle gönlümüzce, rahat rahat atak yapabileceğimiz bir oyun değil maalesef. Atak yapan takım kendi yarı sahasını sekiz saniyede terk etmeli, yoksa hakem topu karşı takıma verir. Hücum süresi yirmi dört saniyedir, yani bu kısa zamanda sayıyı elde etmemiz gerekiyor.
• Takım koçları için harika bir kuralımız var: Sınırsız oyuncu değişikliği. Koçlar istedikleri kadar oyuncu değiştirebilir. Harika, değil mi?
• Üçlük çizgisinin içinden atılan her başarılı şut iki puan, dışından atılan her başarılı şut üç puan kazandırır. Faullerden kazanılan serbest atışlar eğer çemberden geçerse bir puan getirir.
Şimdi de sizlere basketbolla ilgili bazı terimleri anlatacağım. Bu kelimeler İngilizce kökenli ama bizdeki karşılıklarını da vereceğim mümkün oldukça.
Airball: “Uçan top” diyebiliriz. Ne potaya ne de çembere değmeyen top, öylece uçup gider. Taraftarın hiç hoş karşılamadığı bir atış şeklidir.
Alley-oop Pas: Adı gibi kendisi de havalı bir pas tarzıdır. Rakip potaya yönelmiş takım arkadaşımıza havadan pas atarız, arkadaşımız heyecan yapmadan topu havada yakalayıp sayı yaparsa çok havalı oluruz. Tabii NBA’de su ekmek gibi yapıldığı için artık pek havası kalmadı ama Türkiye’de yaparsanız yıllarca konuşulursunuz.
Back Court: “Arka saha” denilebilir ama tam anlamını vermez. Takımın savunma yaptığı yarı sahaya denir. Yani kendi sahası. Yani canı ciğeri.