Bağlanırız Ama Nasıl?

Hanife Beyza Çoban

Bağlanma, bebeklik dönemi olarak tanımlanan 0-2 yaş grubundaki çocuğun ona birincil derecede bakım veren anne-baba veya diğer kişiler ile arasındaki uzun süreli bağı ifade eder. Henüz yaşama becerileri yeterince gelişmemiş olan çocuk ona bakan kişiye bağlanır. Bu bağlılık çocuğun zihinsel ve duygusal gelişiminde önemli bir rol oynar.
Kendini tehlikede hissettiği veya endişe duyduğu anlarda bağ kurduğu kişiden destek alıp alamaması hem çocukluk döneminde hem de yetişkinlik döneminde kurduğu ilişkilerin kalitesini belirler. Yapılan çalışmalara göre bağlanma stilleri kaygı ve kaçınma olarak birbirinden bağımsız iki şekilde farklılaşmıştır. Kaygı ve kaçınma davranışları çocuğun küçük yaşlardaki ihtiyaç ve beklentilerinin karşılanmaması sonucu ortaya çıkar. Kişilerin terk edilmeye ve reddedilmeye karşı duyduğu endişe kaygı boyutunu, yakınlık ve bağlılığa ilişkin yaşadığı endişe ise kaçınma boyutunu temsil etmektedir.
Kaçıngan kişilikler, ilişkilerinde derin bağlar kurma konusunda zorlanabilir ve isteksiz durabilirler. Daha çok çocukluk döneminde ebeveynlerle kurulan ilişkilerdeki tecrübelerle şekillenen kaçıngan bağlanma türü, nüfusun yüzde 21’ini oluşturuyor. Kaçınganlar, başkalarına yaslanmaktan hoşlanmazlar ve yalnızca kendilerine güvenirler. Kaçıngan bağlanmanın göstergelerine değinecek olursak; başkalarına içlerini açmaktan hoşlanmama, yakınlıktan rahatsız olma, insanların yanındayken kendini rahatsız hissetme, ilişkilerini sınırlama, bağımsızlığa önem verme ve kendi ayakları üzerinde durmaya ayrı bir değer atfetme gibi özellikler sayılabilir. İlişkilerde ihtiyaç hâlinde girdikleri beklentileri talep etmektense kendilerini geri çekerek kaçınma ve öfke gibi negatif duygular taşırlar.
Kaygılı kişilikler, ilişkilerinde karşılarındaki insana çok fazla yakınlık gösterme eğilimindedirler, sıklıkla terk edilme korkusu yaşarlar. İç dünyalarında taşıdıkları sürekli korku ve kaygı hissi, çevresindeki insanlardan ihtiyaç anında destek görmeyeceği konusunda endişesi ile yaşarlar. Bu noktada stres sinyalleri verirler ve anlaşılmayı beklerler. Karşılarındakinden sıklıkla ilgi talep etme ve öfke gösterme davranışları vardır.
Kaygılı-kaçıngan kişilikler, bir yandan yakınlık kurmak isterken diğer yandan başkasına güvenmekten korktukları için samimi ilişkiler kurmakta güçlük çekiyorlar.
Güvenli bağlanan kişiler, ilişkilerinde yakınlık kurmaktan rahatsız olmazlar, başkalarıyla güvende hissederler ve ihtiyaç duyduklarında destek almaktan kaçınmazlar. İçsel dünyalarında her zaman arkalarını kollayacak ve danışabilecekleri birilerine sahip olduklarını bilirler, bu sebeple güvenli ve rahat hissederler. Sorun anında sağlıklı ve sakin iletişim kurarlar. Hayatı normal temposunda yaşamak ve sosyalleşmek onlar için kolaydır.