Hazal – Antakya
Antakya ilçesi Odabaşı Mahallesi’nde yıkılan Sultanevler Sitesi’nde enkaz altından gelen sesleri tespit eden AFAD ekipleri, çalışmalarını bölgede yoğunlaştırmıştı. Enkazda yapılan yoğun çalışmalar neticesinde 72 saatin sonunda 5 yaşındaki Hazal sağ salim çıkarılmış ve ilk yardım ekipleri ivedilikle etrafını sarmıştı. Arama kurtarma ekipleri başta olmak üzere herkes ama herkes gerçekleşen olayın sevincini yaşıyordu. Küçük Hazal’a sorulan ilk soru; “Su ister misin?” olmuştu. Sevinç gözyaşları dökenler şöyle dursun, herkesin yüzünde buruk ama umut dolu bir tebessüm hâkimdi. Küçük Hazal, kendisine yöneltilen soruya şu cevabı vermişti; “Su içmem, daha muayene olmadım!”
O an, gözyaşı dökenlerin dudakları tebessüme, tebessüm edenlerin çehresi ise tarifsiz bir gülüşe dönüşmüştü. Küçük Hazalımız, aralıksız çalışan arama kurtarma ekibinin ve tüm Türkiye’nin yüzünü güldürmüştü…
Tedavi altına alınan Hazal’ın ve ailesinin sağlık durumlarının iyi olduğunu öğrenildi.
Kerem Bebek – Hatay
Asrın felaketi olan depremin 60. saatiydi. Türkiye tek bir yürek olmuş, tüm imkânlar seferber edilmiş, maddi destekte bulunma imkânı olmayanlar ise manevi desteğini bir an olsun kesmemişti. Umut dolu bir bekleyiş vardı. İlk 72 saat çok kritikti ve kritik saatlere girilmek üzereydi. Tam 60. saatte, Hatay’da büyük bir olay yaşandı. 20 günlük Kerem bebek, enkazın altından sağ salim çıkarılmıştı. Hâlbuki iki saat aralıklarla sürekli emzirilmesi gerekiyordu. Fakat 60 saat boyunca anne sütü olmaksızın hayatta kaldı… Kerem Bebek, depremin en büyük hikayelerinden biriydi. Hepimize “Allah’tan ümit kesilmez” dedirtti.
Ahmet Eren – Adıyaman
Afetin 72. saatinde başka bir hikaye daha gerçekleşti. Moloz ve beton yığınlarının arasında ümitle bekleyişin, keder ve mutluluğun aralıksız yaşandığı bu süreçte Minik Ahmet Eren enkaz altından canlı olarak çıkarıldı. Sedyeyle ambülansa taşınan Ahmet Eren’in ilk sözleri hem duygulandırdı hem de güldürdü. “Yarın okulum var” diyerek ağlamaya başlayan Minik Eren, hem Türkiye’nin hem de yarınların umudu oldu.
Kuşlu Çocuk – Antakya
Depremin 55. saatinde enkazdan çıkartılan ismini öğrenemediğimiz küçük erkek çocuğu, avucunda taşıdığı muhabbet kuşuyla hayata yeniden merhaba dedi. Enkaz altında kaldığı süre boyunca elinden hiç bırakmadığı muhabbet kuşunu bir arkadaşlık ve kahramanlık örneği göstererek kendisi gibi hayatta tutmaya çalıştı. Dışarıda bekleyen arama kurtarma ekibi müdahale ederek muhabbet kuşunu besleyip su ihtiyacını giderdi. Enkaz altında küçük çocuğun bu davranışı, masumiyeti ve hayvan sevgisi, yaşadığımız acıyı bir nebze de olsa hafifleterek bizleri duygulandırdı. Küçük çocuğun enkaz altındaki güçlü ve sağduyulu duruşu Türk halkının özeti oldu.
Miray – Adıyaman
Depremin en şiddetli şekilde yaşandığı illerden biri olan Adıyaman merkezde, Bozbey Apartmanı’nda çalışmalar aralıksız devam ediyordu. Zamana karşı yarışan arama kurtarma ekipleri, yıkılan binanın enkazından termal kamera yardımıyla aldıkları ısıdan hareketle çalışmalarına hız kazandırmıştı. Depremin 178. saatiydi. Umutlar tükenmeye başlamıştı. Fakat her geçen saat arama kurtarma ekiplerinin inancı ve gayreti âdeta artıyordu. Hiçbir ümitsizlik emaresi göstermeden canhıraş çalışan ekipler, bir hikayeye daha tanık oluyordu. Evet, tam 178 saat sonra, arama kurtarma ekipleri 6 yaşındaki Miray’a ulaştı. Bozbey Apartman’ı enkazında sevinç gözyaşları hâkimdi. Enkaz altında 178 saat boyunca direnen Miray, “Aç mısın?” sorusuna, “Hayır ben yedim” diyordu. “Allah” diyoruz, Allah’tan umut kesilmez çünkü Allah kerimdir.
Muhammed Enes & Abdülbaki
Kahramanmaraş merkezli depremin ardından 9 gün geçmiş olmasına rağmen arama kurtarma ekipleri çalışmalarına ara vermeden devam ediyordu. Gönüllü madencilerimiz domuz damı tekniği olarak adlandırdıkları usulle, çalıştıkları Pınar Apartmanı’nda iki kişi birden çıkarmayı başarmıştı. Depremin 198. saatiydi. Enkaz altından çıkarılan Muhammed ve Abdülbaki kardeşler tedavi altına alınmıştı. Durumu iyi olan kardeşlerden biri, “Kardeşim vücut yapıyor, sporla ilgileniyor. Onun protein tozları vardı. Onu kullandık. İçim çok rahattı. Kurtarılacağımı biliyordum. Dua ettik enkaz altındayken. Orada içeriye hava geliyordu. Dışarıda oradaki kadar iyi nefes almadım. İçime çektikçe çekesim geliyordu. Oksijen problemi hiç yaşamadık” ifadelerini kullandı. Enkaz altındayken hiçbir zaman ümitlerini kaybetmediklerini de belirten iki kardeş, büyük bir hikayenin başrolleri olmuştu.
Aleyna Ölmez – Adıyaman
Bazen kâbus görürüz ve o gecenin sabahı bir türlü gelmez. Uyumamız da lazımdır ama ne yataktan kalkabiliriz ne de uyuyabiliriz. Oysa 2-3 saat vardır şafağın sökmesine. Fakat o 2-3 saat bir türlü geçmez… Ancak bu kadar empati kurabiliyoruz. Fazlası yok. Bir can düşünün ki tam 248 saat boyunca enkazın altında yaşam mücadelesi veriyor. Onca açlığa, susuzluğa ve soğuğa rağmen sağ salim şekilde çıkarılıyor enkazın altından. 17 yaşındaki Aleyna Ölmez, asrın afetine, asrın hikayesi oluyor böylece.
İlk muayenesini yapan doktorlar, Aleyna’nın böbrek fonksiyonlarında herhangi bir bozulma olmadığını görüp; “Bilimin açıklayamayacağı bir durum bu” diyor. Aleyna nasıl hayata tutundu bilmiyoruz ama 248 saat boyunca enkazın altında direnmiş olmak, yeryüzünün en büyük başarısıdır kuşkusuz. Zira enkazın altındaki ihtiyaçlar yalnızca fizyolojik değil, aynı zamanda psikolojiktir de. Aleyna Ölmez… Türkiye’nin umudu, inancın adı ve asrın hikayesi…
Bu hikâyelerin kahramanlarına şifa diliyoruz. Kendi hikâyelerini kendi ağızlarından duymak için sabırsızlanıyoruz şimdiden. O güne değin, selam ve dua ile…
