Doğu Rotası Hatıraları

Herkese merhaba. Esenlerli bir genç olarak Kars ve Ağrı’yı ziyaret ettiğimiz Doğu Rotası gezimizden hatıralarımı sizlere aktaracağım. Geziye kaydolduktan sonra yolculuk günü geldiğinde Esenler Dörtyol Meydanı’ndan kalkan servis ile İstanbul Havalimanına geçtik ve sabah 08.00 uçağı ile Doğu Rotası maceramız başlamış oldu. Türkiye’nin bir ucundan diğer bir ucuna yaklaşık 2 saatlik uçuştan sonra varmış olduk. Ağrı Ahmed-i Hani havalimanından, iki gün boyunca bize eşlik edecek servise bindik ve ilk uğrayacağımız nokta olan Nuh’un Gemisi’ne doğru yola koyulduk. Öğrendiğim kadarıyla size bölgenin hikayesini aktarayım;

Söylentilere göre suların çekilmeye başladığı günlerde, Nuh’un gemisi ansızın, şiddetli bir sarsıntı ile allak bullak olur. Gemi bir dağın sivri tepesine çarpmıştır.Toprak parçasına baktığımızda gerçekten de bir gemiyi andırıyordu. Diğer söylentiler “Çarpma sonucu içerdekiler korkudan “Suphanallah” demiş, bu nedenle dağın adı “Süphan Dağı” olarak anılmıştır.” diyor. Gemi, bu tehlikeyi atlattıktan sonra, kuzeye doğru dümen kırar, bir tepeye daha çarpar. Nuh Peygamber “Allahü Ekber” diyerek bu tehlikeyi de savar. Bu dağa da “Allahuekber Dağı” derler. Bir süre sonra sular çekilir. Gemi bir büyük dağın sivri tepeleri üzerine oturur. Uğraşır uğraşır, kurtaramazlar. O zaman hep bir ağızdan “Ne ağır dağ” derler. Bu söyleme binaen dağın adı da “Ağrı Dağı” olmuş.

Söylentiler bir yana, derin nefesler ile temiz havayı soluyup büyük ve küçük Ağrı dağlarına baktıktan sonra bir sonraki uğrama noktamiz olan İshak Paşa Sarayı için yola çıktık. Doğubayazıt’ta bulunan İshak Paşa Sarayı saraydan öte bir külliyedir. İstanbul Topkapı Sarayı’ndan sonra son devirde yapılmış sarayların en ünlüsüdür. Görkemli yapısı ile dikkatleri üzerine çekmektedir. En alt kısımlardaki hapishaneleri üst taraftaki avlusu, mutfağı ve çeşitli odaları ile tarihin izlerini taşıyan bu efsane yapının iç kısmındaki duvarda yazan

“İlâhı bu Revâkı tâ cihân oldukça âbâd et
Bu hâne sâhibini âteş-i Dûzahdan âzâd et
Saâdetle nişîn olsun bu dil -küşâ Revâk içre
Hudâya rûz-i mahşerde kerem et anda hm şad et “
“İlahi dünya durdukça sen bu sarayı şen tut
Bu evin sahibini cehennem ateşinden kurtar.
Bu gönül açıcı saray içinde mutlulukla oturt
Ey Allahım, kıyamet gününde ona şefaat et hem sevindir.”

dizeleri dikkatimi en çok çeken detay olmuştu. Hatta döndükten sonra yaptığım ilk iş bu yazının günümüz Türkçe’siyle çevirisine bakmak oldu. İshak Paşa Sarayı ziyaretimizden sonra öğle yemeğimizi tarihi bir restoranda yedik. Ardından Ağrı Dağı manzarası eşliğinde Iğdır üzerinden Kars’a gitmek üzere yola çıktık. 2.5 saat sonra “Beyaz, uykusuz, uzakta…” diye bahsedilen Kars’a varmıştık. Gün içinde bir hayli gezdiğimiz için dinlenmek üzere otelimize geçtik. Sabah güzel bir kahvaltı sonrası açık hava müzesi olan Ani Örenyeri için yola çıktık. Vardığımızda bizi gösterişli bir antik kent karşıladı. Cami, kilise, hamam, saray, köprü gibi 21 adet yapıya ev sahipliği yapan bu kent beni gerçekten etkiledi. Ani’yi gezdikten sonra son durağımız olan Kars Müzesi’ne doğru yola koyulduk. Buradaki farklı türdeki eserleri incelemek bana çok şey kattı.

Ardından Kars Çayı üzerinden yürürken Kars Kalesi’ni de görmüş olduk. Türk bayrağının gölgesi altında çok güzel ve dikkat çekiciydi. Çayın sağ tarafında bulunan Kars Valiliği tarafından meydana konulmuş büyük harflerle yazılı Kars hatıra tabelası önünde topluca fotoğraf çekildikten sonra Kars havalimanına doğru yola koyulduk. Böylelikle tarihi, misafirperverliği, enfes temiz havası ile iki günlük Doğu Rotamızı tamamlamış olduk. Benim için efsane bir gezi oldu. Bu organizasyonda emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım. Gelecek gezilerde görüşmek üzere hoşçakalın.

İlayda ÖZER

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir