Doğduğumuz günden itibaren birilerinin gözetimi ve denetimi altında kurumlara ve başkalarına bağlı bir hayat düzeni izliyoruz. Bir başka deyişle çoğumuz devletin ve toplumun güdümü içerisinde şekilleniyor, ona göre bir hayat felsefesi, değer yargıları hatta yaşam biçimleri ediniyoruz. Bu aslında bir toplum içinde yaşadığımız için oluşan bir durum. Eğer dış dünyaya tamamen kapalı bir ortamda doğmuş olsaydık, nasıl insanlar olurduk acaba? Nasıl bir hayat düzeni, değer yargıları, yaşam felsefesi edinirdik?
I Am Mother filminin konusu, anne robot tarafından büyütülen genç bir kızdır. İnsan ırkı yaşadıkları dünyayı yaşanmaz bir hale getirmişti. Soyları tükenmeden önce insanlar kendi popülasyonlarını eski haline getirmek için benzersiz bir yapay zeka üretti. Bu teknoloji, insan ırkını yeniden formüle edecek ve dünyayı onlar için mükemmel bir hale getirecekti. İnsanlığı korumak amacı ile kodlanmış yapay zekanın çözümü, kurtarabildiği genler ve embriyolar ile yeni bir nesil yaratmaktı. İşte anne robot, bu insanları yetiştirme sorumluluğuna sahiptir. Spordan tıp eğitimine kadar her konuda eğitim alan kız, kendisinin yeryüzünde yaşayan tek insan olduğunu düşünürken bir gün tesislerin dışına kadar gelen bir yabancı onu adeta şok eder. Yaralı bir yabancının gelişi, zamanla yavaş yavaş gelişen anne ve kızın ilişkisinin gidişatını değiştirir. Onun sayesinde dış dünyayı öğrenen genç kız, yabancının ortaya çıkmasıyla her şeyi merak etmeye başlar.
Film, ahlak ve etik kavramlarına meydan okuyarak aklın sınırlarını araştırıyor. Çünkü filmin amacı, insanlığı en müreffeh ve yüksek durumuna yükseltmek için güç kullanmaktır. Bir yapay zeka, bireyleri kasıtlı olarak inciterek, insan anlayışını daha iyiye doğru ilerletmeye çalışıyor. Androidlerin eğitimi yapay zekanın yönlendirmesiyle öğretilen sürece ayrı bir tat katıyor. Mükemmel nüfus yetiştirirken bizlere mükemmelliğin insan doğasında mümkün olup olmadığını sorgulatan film, sadece 3 oyuncu katılımıyla yüksek performansın en iyi örneklerinden biri. Peki filmin sonunda kimin zaferinden bahsedebiliriz?