O Tatili Gerçekten İstiyor Musun?

Vize derdi olmadan Mısır’ın Şarm El Şeyh (Sharm El Sheikh) kentini turlamaya ne dersiniz? Bizce istersiniz? İstiyorsunuz değil mi? İster misiniz lütfen? İsteyeceksiniz!..

Vize derdi olmadan Mısır’ın Şarm El-Şeyh (Sharm El-Sheikh) turlamaya ne dersiniz? Bizce istersiniz? İstiyorsunuz değil mi? İster misiniz lütfen? İstemelisiniz…

Son dönemde birkaç gezi ve tatil videosu izlediyseniz keşfetinize vizesiz Şarm El-Şeyh turu videoları düşmüştür. Hatta o kadar çok video var ki bu konu hakkında Türkiye ‘Influencer Endüstrisi’nin staj olarak bu videoyu çekmeyi zorunlu kıldığını düşünüyoruz. Makedonya, Tayland, Karadağ, Bosna Hersek gibi ülkelere yapılan vizesiz turları da bu listeye dâhil edebiliriz. Birçoğumuzun içinde Mısır’a gitme isteği uyandıran bu videoların altında ne yatıyor peki? Neden hiç planda yokken bu tarz tatillere ihtiyaç duyuyoruz dersiniz?

Galatasaray Üniversitesi’nden Büşra Şenel’in 635 katılımcıyla gerçekleştirdiği “Sosyal Medya Pazarlamasının X, Y ve Z Jenerasyonlarının Satın Alma Niyeti Üzerindeki Etkisi ve Bir Araştırma” adlı yüksek lisans tezindeki sonuçlara bakarsak sosyal medya bizim neleri satın almak isteyip istemediğimizi bir hayli etkiliyor. Bu alanda yapılan benzer araştırmaları da incelediğimizde sosyal medyanın, satın alma aşamasında gençlerin kararlarında %50’nin üzerinde bir etkisi olduğunu görüyoruz. Bunun ne demek olduğunu az çok tahmin edebiliyorsunuz ama söyleyeyim: Bir şeyler satın alırken aldığımız her iki karardan birinde sosyal medyanın etkisine maruz kalıyoruz.
İşin daha da ilginç ve komik tarafı, bu sözde Influencer tayfanın paylaştığı ve bize “samimi” gelen tatil videolarının neredeyse tamamında sponsorluklar söz konusu. O videoyu paylaşan gezginlerin tüm masraflarını tatil şirketleri karşılıyor. Bizler de videoyu görüp heves ettikten sonra arama motorlarına “Şarm El-Şeyh vizesiz tur” yazıp bu şirketlerin sayfalarına girerek rezervasyon yapıyoruz. Ondan sonra da eşimize, dostumuza bu tatil planımızı anlatarak onlara da bu şirketlerin ücretsiz reklamını yapıyoruz. “Ağızdan Ağıza Pazarlama” olarak bilinen bu yöntem, reklamcılık sektöründe en etkili yolların başında geliyor. Anlayacağınız, tatil şirketleri bizim sayemizde bir taşta iki kuş vuruyor.

Bizim sırtımızdan kazanılan paraları sadece tatille sınırlamak mümkün değil elbette. O mağaza mağaza aradığımız spor ayakkabılar, önünde kuyruklar oluşturduğumuz Uzak Doğu restoranları, fotoğraf çektirmek ve paylaşmak için can attığımız kafe köşeleri ve daha neler neler…

Bütün bunları öğrendikten sonra satın alma bilinci oluşturmamız gerektiğini anlıyoruz. Bunu başarabilmenin en kolay yolu bir şeyi almadan, bir yere gitmeden, bir sipariş vermeden önce basit bir soru sormaktan geçiyor.

“Bunu gerçekten ben mi istiyorum, yoksa benim istemem başkaları tarafından mı isteniyor?”

Biraz önce okuduğunuz bu soruya vereceğiniz cevaplar sizin artık bilinçli bir tüketici olup olmadığınızı belirleyecek. O tatile gidip kumsalda uzanmak istiyor muyum? Maaşın yarısını verme pahasına o çantayı satın almak istiyor muyum? Saatlerce kuyruk bekleyip o Uzak Doğu restoranında 4 Mochi için 150 lira vermek istiyor muyum?
Balık tutmayı öğrettik. Artık bilinçsiz bir tüketici olarak fenomenlerin ve markaların ekmeğine yağ mı süreceksiniz, yoksa bilinçli bir tüketici olarak gerçek ihtiyaçlarınız dışında hiçbir gereksiz harcama yapmayacak mısınız? Orası size kalmış…