Orta Doğu’nun gizemli ülkesi İran sokaklarını turluyoruz

Renkli kültürü, köklü tarihi, tarihî mekânları, zengin lezzetleri, çölleri ve deniziyle İran; MÖ 4000’lere dayanan tarihiyle dünyadaki en eski uygarlıklardan biridir.
Resmî adı İran İslam Cumhuriyeti olan Güneybatı Asya ülkesidir. Başkent Tahran, tarih kokan İsfahan, antik şehir Şiraz, Tebriz ve Yezd gibi önemli şehirler barındıran İran’ı keşfedelim!
Kim bu İranlılar?
Her ne kadar genel anlamda Arap olarak bilinseler de İranlılar Arap değildirler. Nüfusunun büyük çoğunluğu Farslardan oluşmaktadır. İranlılar bulundukları coğrafyadan etkilenmiş olup çok çeşitli ve çok boyutlu bir kültüre sahiptirler. İran halkı şiiri seven ve şairlere sempati duyan bir yapıya sahiptir. Hâfız, Mevlânâ, Sadi, Firdevsi, Nizami ve Hayyam gibi ünlü isimler önde gelen şairlerdir. Fârâbî, İbn Sînâ, Hayyam, Bîrûnî, Hârezmî, Râzî gibi büyük şahsiyetlerin hepsi İranlı filozof ve âlimlerdir.
Sinema İran’da özel bir konuma sahiptir. İran sineması âdeta bir sanayi gibi çalışmaktadır. Yılda ortalama 60 film üretilmekte ve binlerce kişi bu sektörde istihdam imkânı bulmaktadır. İranlı yönetmenleri ve filmleri dünya sinema çevrelerinde tanınmaktadır. İran filmlerinden bazıları son yirmi yılda Cannes, Nantes, Berlin, Chicago ve Locarno gibi önemli uluslararası festivallerde büyük başarılara imza atmışlardır.
İran’ın çok zengin ve ağdalı bir mutfak kültürü vardır. Dillere destan İran yemeklerinin olmazsa olmazları genelde envaiçeşit baharatlar, pirinç, bulgur gibi et ve baklagillerdir. Kakule ve safran en sık kullanılan baharatlar olup, Hint mutfağından geçmiştir. İran mutfağında eski Yunan tıbbından geldiği düşünülen bir yemek sistemi vardır. Etler, tatlılar ve patlıcan sıcak yemek sayılırken; balık, yoğurt, salatalık soğuk olarak sınıflandırılır. Soğuk sıcak dengesini ayarlayarak öğünlerini seçerler. Kahvaltı, genellikle sıcak çay eşliğinde taze pişmiş ekmek, bal ve peynirden oluşur. İran’da kapı kapı gezip bisikletle ekmek satan insanlar görmek mümkündür.
İran mimarisinin tarihi, İran’ın İslamiyet ile tanımasından önceki dönemlere kadar uzanır. Bu dönemlere ait Tahtı Cemşid (Persepolis), II. Kiros Kabri, Tak-ı Kesr gibi görkemli yapılar günümüze kadar gelen en eski tarihî eserlerdendir. İzlerini ülkenin birçok yerinde görmek mümkün olan İslam Dönemi İran Mimarisi, İranlıların sanat ve bilim anlayışlarını, estetik zevklerini yansıtan önemli bir öğedir.
İran yeryüzündeki en dağlık ülkelerden biridir. İklim bakımından İran, birbirinden çok farklı bölgelerin bulunduğu bir ülkedir. Hazar Denizi’ne bakan kısımlar çok nemli ve daima yağışlıyken, güneyde belirgin bir sıcak söz konusudur. Burada iklim yazları çok sıcak, kışları ise çok soğuktur.

Nerelere Gitsek?
Nasır el-Mülk Camii
İran’ın Şiraz şehrinde bulunan Nasır el-Mülk Camii, 1876 yılında Katar Kralı Mirza Hasan Ali Nasır el-Mülk’ün emri ile yaptırılmıştır. Caminin mimar ve tasarımcıları Muhammed Hasan ve Muhammed Rıza Kaşi Pazi Şirazi’dir. Cami, Kaçar Hanedanı’nın büyük adamlarından Nasır el-Mülk lakaplı Mirza Hasan Ali’nin emri ile 1876-1888 yılları arasında inşa edilmiştir. Aynı zamanda rengârenk camları ve iç dizaynı ile ortaya çıkan güzelliklerden ötürü camiye ‘Pembe Camii’ de denilmektedir. Dünyanın en renkli camisi olma özelliğini taşımakla birlikte renk cümbüşü ve ince sanatıyla hayranlık uyandıran caminin tasarımında eski Türk Uygarlıkları ile Osmanlı ve Fars sanatlarının da etkisi bulunmaktadır.

Gülistan Sarayı
Kaçkar Hanedanlığı Dönemi’nde yapılan Gülistan Sarayı, Tahran’da bulunan en eski tarihî yapıdır. Batı mimari tekniği örnek alınarak yapılmış olan saray öncelikle kale olarak inşa edilmiş sonrasında saraya çevrilmiştir. İlk hâline göre oldukça büyük değişim gösteren saray görenleri kendine hayran bırakmaktadır. Günümüzde müze olarak kullanılan saray içerisinde ünlü İranlı ressam Kemal-ül Mülk’ün tablolarını ve Nâsırüddin Şah Dönemi’nde kullanılan eşyaları barındırmaktadır. Sarayın bahçesinde yer alan rengârenk çiçekler ve güllerden dolayı buraya Gülistan Sarayı denilmektedir.

Nakş-ı Cihan Meydanı
İslam devriminden sonra İmam Meydanı olarak da isimlendirilen Nakş-ı Cihan Meydanı İsfahan’da yer almaktadır. Asya’nın en geniş meydanlarından biri olan Nakş-ı Cihan Meydanı, şehrin görülmeye değer en güzel noktalarından biridir. Bu meydan Çin’deki Tiananmen Meydanı’ndan sonra dünyanın en büyük ikinci meydanı sayılmaktadır. 17. yüzyılın başlarında 1611 yılında I. Şah Abbas’ın emriyle ve mimar Ali Akbar Isfahani aracılığıyla yapılmıştır. UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ndeki meydanın etrafı İran sahası Türk hanedanlarından Safevîlerden kalma Âlî Kapu Sarayı, Şeyh Lütfullah Camii, Şah Camii gibi tarihî yapılar ile çevrilidir.

Bazar-e Bozorg
Kapalı Çarşı, Safevî Dönemi’nde en büyük ve lüks ticaret merkezlerinden biri olmakla bilinir. 1620 yılında Nakş-ı Cihan Meydanı’nın kuzey tarafında inşa edilmiştir. İsfahan’da gezilecek yerler içinde bulunan Bazar-e Bozorg İran’ın en tarihî ve etkileyici çarşılarından birisidir. Kentin en önemli kapalı çarşılarından biri olan Bazar-e Bozorg’da İran’a özgü halılar, yöresel el sanatları, bakır ve oyma sanatlarına dair pek çok ürünü bulabilirsiniz. Burası rengârenk baharat tezgâhları ve iç akustiği ile eşsiz İran kültürünü yansıtmaktadır. Orta Doğu’nun en eski ve en büyük çarşılarından biri olan çarşı, Selçuklu ve Safevî Dönemi’ne ait olup dünyanın en uzun kapalı çarşısıdır.

Eram Bahçesi
İran’ın Şiraz kentinde bulunan tarihî bir Pers bahçesidir. Bahçelerin inşaatının ne zaman başladığı belli olmamakla birlikte 14. yüzyılda inşa edildiği düşünülmektedir. Pers bahçe mimarisinin en güzel örneklerinden olan Eram, yıllar içerisinde değişikliklere uğramış ve alanı genişletilmiştir. İçerisinde süs havuzu ve binlerce çiçeği barındıran bu bahçeler tarihî bir peyzaj bahçesi olarak halka açılmıştır. Tarihî bir peyzaj bahçesi olan Eram Bahçesi, Dünya Mirası Sit Alanı’dır ve İran’ın Kültürel Miras Örgütü tarafından korunmaktadır.

Amir Chakhmaq Kervansarayı
İran’ın en büyük yapılarından biri olan Amir Chakhmaq Kervansarayı, 15. yüzyılda inşa edilmiştir. Yıllar içerisinde bazı eklemeler ve modernleştirme çalışmaları yapılan kervansaray, kubbe şeklindeki girintileri ve iki adet minareye sahiptir. Bu girintilerin içerisine konulan renkli ışıklandırmalar sayesinde akşam vakti kervansaray ışıl ışıl bir görünüme kavuşmaktadır. Kervansaray ve önünde bulunan meydan her yıl birçok törene ve etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır.

Şah Çerağ
İsminin anlamı “Işıkların Camii” olan Şah Çerağ, şehrin en görkemli yapılarından biridir. İçerisinde Emir Ahmet ve Mir Muhammed’in mezarlarını bulunduran cami, iç süslemeleri ile oldukça ilgi görmektedir. İç mimarisinde kullanılan aynalar sebebiyle ışıkların rengini alan duvarlar, camiyi oldukça ihtişamlı kılmaktadır. Duvarlar ve tavan minik pırıltılı saçan milyonlarca ayna ile süslenmiştir.

Vank Katedrali
16. yüzyılın sonunda Şah I. Abbas Dönemi’nde inşa edilen Vank Katedrali, göç eden Ermeni halkı için yapılmıştır. Ermeni Apostolik Kilisesi’ne bağlı olan katedral içerisinde tarihî bir matbaa makinesi ve İran’da basılan ilk kitap bulunmaktadır. Kutsal eserlerin yer aldığı bu katedralin iç mimarisi oldukça etkileyici duvar resimleriyle süslenmiştir. Cennet, Cehennem ve Dünya tasvirleriyle dikkat çeken yapı bu zamana kadar oldukça iyi korunmuştur.