Dünya Turu: Avusturya

Vaktiyle kapılarını aşındırdığımız, topraklarında Mozart’ı yetiştiren, kültür ve sanat ile yoğrulan ülke Avusturya’yı dolaşıyoruz!

Avrupa’nın en estetik kentlerinden biri olan Avusturya; Almanya, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovenya, İsviçre, Slovakya ve Lihtenştayn gibi ülkelere komşuluk yapmaktadır. Yaklaşık 84.000 kilometrekare yüzölçümüne sahip olan ülkenin nüfusu 9 milyona yakın. Karasal iklimin hakim olduğu bu topraklarda resmi dil Almanca olsa da Sırpça, Boşnakça, Romence ve Türkçe konuşanlara da rastlamak mümkün. %69 ile en fazla görülen din Hristiyanlık olurken nüfusunun %23’ünün hiçbir dine inanmaması da dikkat çekici. Müslümanların Avusturya’daki oranı ise %8.

Bugünkü Avusturya topraklarının bilinen en eski yerleşimcileri Kelt Kabileleri olarak karşımıza çıkıyor. M.Ö 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun hakimiyetine giren bölge yıllar geçtikçe Frank ve Roma-Germen gibi İmparatorluklar tarafından yönetilmiştir. 15. yüzyılda Avrupa’nın en önemli devletlerinden biri hâline gelen Roma-Germen İmparatorluğu, 16. yüzyılın başlarından itibaren Avrupa’da Osmanlı Devleti ile sık sık karşı karşıya gelmiştir. 1529 ve 1683 yıllarında gerçekleştirilen ve sonuçlandırılamayan Viyana kuşatmaları, iki devlet arasındaki askerî mücadelenin dönüm noktaları olmuştur. Tarihte “Büyük Türk Savaşları” olarak isimlendirilen bu savaşlar, Karlofça Anlaşması ve Pasarofça Anlaşması ile neticelendirilmiş ve Osmanlı Devleti büyük toprak kayıplarıyla geri çekilmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonunda yeniden bağımsızlığını ilan eden Avusturya, 27 Nisan 1945’te cumhuriyet ilan etmiş ve günümüze kadar süren siyasi yönetim şekline kavuşmuştur.

Kimdir Bu Avusturyalılar?

Avusturyalılar için kültür ve sanat aktiviteleri günlük hayatın vazgeçilmez ögeleridir. 236 halk müzesi ve 236 özel müze, 110 modern ve zamana karşı koyan sanat galerisi, 60 tiyatro, üç opera salonu ve 70 festivale sahip olan Avusturya, ziyaretçilerine dolu dolu bir sanat ve kültür deneyimi sunuyor.

Avusturyalıların dini kültürü içinde Hristiyanlık baskın dindir. Din özgürlüğü ve dini hoşgörünün esas olduğu Avusturya’da pek çok farklı dine mensup insan yaşamaktadır. Avusturya’da farklı din ve inançların ibadethaneleri bulunmakla birlikte herkes burada kendi dini bayramlarını özgürce kutlayabiliyor.

Mutfak kültürüne baktığımızda, Orta Avrupa ve Avusturya- Macaristan İmparatorluğu’nun mutfak etkilerinin hala yaşatıldığını görüyoruz. Avusturya mutfağı içinde kahvaltılar, genellikle reçel, soğuk etler, peynir ve kahve, çay ya da meyve suyu eşliğinde tüketiliyor ve akşam yemekleri ana yemek olarak yenmektedir. Ancak ilginçtir ki eski dönemlerde yaşayan Avusturyalılarda ana yemeğin öğle yemeği olarak yenildiğine rastlıyoruz. Günümüzdeki çalışma sisteminin farklı olması nedeniyle akşam yemeği olarak değişmiş bu süreç. Modern Avusturya’da öğle yemeklerinde peynir, jambon ve ekmek tüketiliyor. Avusturya mutfağını diğer Avrupa ülkelerinin mutfaklarından ayıran şey çorbanın daha fazla tüketilmesi diyebiliriz.

Avusturyalıların eğlence kültürü temelinde festival ve karnavallar bulunuyor. Avusturya’da, yılın belli dönemlerinde kutlama yapmak ve sosyal aktivite gerçekleştirmek için sık sık festivaller düzenleniyor. F1 Avusturya Grand Prix adıyla düzenlenen yarış sporu etkinlikleri,

Mörbisch Gölü müzik festivali ve Trüffel Market gibi yemek festivallerini Avusturya’da düzenlenen festivaller için örnek verebiliriz.

Alpenzoo

Avusturya’nın en meşhur doğal yaşam alanı olan Alpenzoo’da 150 türden 2000’den fazla hayvan koruma altına alınmış durumda. Doğal yaşam alanı çeşitli nedenlerden ötürü zarar gören veya türü tehlike altında olan bu hayvanlar Alpenzoo sınırları içerisinde tehlikeden uzak bir yaşam sürüyor. Belgesellerde bile karşılaşmadığınız hayvanlara rastlayabileceğiniz bu alanda dünyanın en büyük su akvaryumunun bulunması da ayrıca ilgi çekiyor. Turistik olarak en yoğun bölgelerden bir olan Alpenzoo, Avusturya’da gezilecek ilk yerler arasında sizi bekliyor.

National Theater

Burgtheater olarak da bilinen National Theater, Avusturya’nın başkenti Viyana’da yer alıyor. Kültür ve sanatın en ikonik yapılarından biri olan National Theater, İmparator İkinci Joseph tarafından 18. yüzyılda inşa ettirilmiş. İçinde bulunan 4 sahnesi ile her yıl Avrupa’nın en ünlü sanatçılarını ağırlamaya devam ediyor. Benzersiz bir sahne gösterisi deneyimlemek istiyorsanız mutlaka uğramakta fayda var.

Hallstatt

Hallstatt, doğal güzellikleri de azımsanmayacak kadar ünlü olan Avusturya’nın en güzel Alp kasabalarından biri. Tabloları bile kıskandıracak bir manzaraya sahip olduğu için Avusturya’yı ziyaret eden birçok turist şirin kasabayı ziyaret etmekten geri kalmıyor. Sahip olduğu mağaralar ve Hallstatt Gölü ile öne çıkan bu yerleşim yerinde kış aylarında tekneyle gezintiye çıkabilirken yazın gölde özgürce yüzebilirsiniz.

Landeszeughaus

Viyana’dan sonra Avusturya’nın en büyük ikinci şehri olan Graz‘da bulunan Landeszeughas, “Styrian Armory” olarak da biliniyor. 1644 yılından kalma bu eşsiz yapı, 17. yüzyıldaki silah ve zırh çeşitliliğini tüm görkemiyor gözler önüne seriyor. Tarihe ilgi duyan ve savaş tarihi konusunda araştırmalar yapan biriyseniz bu müzeyi mutlaka ziyaret edin. Avrupa tarihinin önemli liderlerine ait teçhizatları görmek, onlar hakkında bilgi sahibi olmak gerçekten heyecan verici olmalı.

Eisriesenwelt

Salzburg’un hemen dışındaki bu mağara, dünyanın en büyük buz mağarası olarak biliniyor. 42 kilometre boyunca uzanan mağaranın içi sizi bambaşka bir dünyaya davet ediyor. Buz mavisi olarak bilinen rengin her tonuna burada rastlamak mümkün. Burada rehberler eşliğinde yapılan geziler sizi tarih öncesi çağlara doğru harika bir serüvene çıkarıyor. Mağaraya girmeden önce sıkı giyinmenizi söylememize gerek yok herhalde, çünkü “buz” gibi. 🙂

Admont Manastırı Kütüphanesi

Admont Manastırı Kütüphanesi, Benedictine keşişlerinin bulunduğu manastırda yer alıyor. Ennis Nehri üzerinde 18. yüzyılda yapılan bu kütüphane tarihi dokusunu hala koruyor..Bir manastırın sahip olduğu en büyük kütüphane olma unvanını hala elinde tutan yapı, Avusturya’da mutlaka görülmesi gereken yerler arasında. Kütüphane sadece büyüklüğü ve içindeki eserlerle değil; parlak renklerle dekore edilmiş tavan ve çeşitli süslemelerle de ziyaretçilerini hayran bırakıyor.

Hamza KİBAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir