Ne Yabay Mı? Riv Riv Riv Riv Riv
Yapay Zeka aşağı, Yapay Zeka yukarı… Herkesin dilinde bir yapay zekadır konuşulup duruyor. Ödevini yaptırandan uygulama yazdırana, evinin perdesini açtırandan senaryo yazdırana birçok insan yapay zekayı dilediği gibi kullanıyor. Peki hayatımıza bodoslama giren bu kavramın başka kullanım alanları yok mu? Elbette var. Reklamlar bu alanların başında geliyor.
Yapay zekayı reklamında kullanan ilk markalardan biri Lexus’tu. 2018 yılında yeni çıkardığı otomobil modeli için IBM Watson adlı yapay zeka sistemine tam 15 yıllık ödüllü araba reklamlarını analiz ettirdi ve bu reklamlarda hangi unsurların izleyicilerde daha çok ilgi çektiğini belirledi. Analizlerin ardından ortaya başarılı diyebileceğimiz bir senaryo koydu. Driven By Intuition başlıklı bu reklamda, yeni ES otomobilini dünyaya bırakan Lexus Takumi ustalarının hikayesi işleniyor. Reklamı çeken Londra ajansları & Partnership reklam öğesi ortağı Dave Bedwood “Yapay Zeka’nın yardımıyla bir reklam yazacağımı düşünüyordum. Bunun yerine tüm senaryoyu devraldı ve yazdı: Bir makinenin hayatını anlatan bir makine.” demiş. Düşününce gerçekten de öyle. Eskiden insanlar, elle tutulabilen araçlar kullanarak birbirleriyle savaşıyordu. Şu anda teknolojinin bize sunduğu yapay zekalar arası savaşlara tanık oluyoruz. Eskiden masada kaybedilen savaşlar şimdi 1 ve 0’ların at koşturduğu sanal dünyalarda kaybediliyor. Ne kadar ilginç değil mi?
Yapay zeka, insanların kreatif düşüncelerinin ve inovasyonlarını tamamen yerine geçemez. Dolayısıyla, yapay zeka ve insanların bir arada çalışması, reklamcılık sektörünün en verimli sonuçlarını elde etmesine yardımcı olabilir.
Telefonlarımızı, İzin Verdiğimiz İçin Dinliyorlar
Yapar zekanın reklamlarda kullanımı her zaman bu kadar masum olmuyor tabii… Hiç arkadaşlarınızla muhabbet ettikten sonra telefonunuza baktığınızda, tam da o konuştuğunuz şeyler hakkında reklamlarla karşılaştığınız oldu mu? “Evet, abi yaaaa. Vallahi oldu. Hem de birçok kez oldu.” dediğinizi tahmin edebiliyorum. Hatta “Kesin bu telefonları dinliyorlar.” diyen yüzlerce insan duymuşsunuzdur, belki de o insanlardan biri de sizsiniz. Üzücü ama evet… Telefonlarımızı dinliyorlar. Hatta öyle, böyle değil. Aleni bir şekilde dinliyorlar çünkü dinlemek için gereken izinleri ve yetkiyi bizden alıyorlar. “Nasıl ya? Ben öyle bir şeye izin vermedim.” demeyin boşuna. Hani bir siteye kaydolurken veya bir uygulamayı indirdikten sonra yüklerken karşımıza bir ekran çıkıyor bilirsiniz. O ekranda upuzun yazıların olduğu, bizim de hemen aşağı kaydırıp tik koymak için can attığımız bir bölüm var. Heh! İşte tam da orada bu izinleri veriyoruz. Skeçlere, reelslere, shortslara konu olan bu izin verme muhabbetinde tam olarak neye, ne kadar izin verdiğimizi bilmeden alabildiğine tik atıyoruz. İşte bunun sonucunda da telefonumuzu dinleme, ses kaydı yapma, galerimize erişme, konumumuzu takip etme gibi hayati izinleri onlara vermiş oluyoruz. Sonrası malum; alın elinize telefonu, 10 dakika boyunca tornavida ile ilgili konuşup tarayıcıda gezinmeye başlayın ve görün. Garanti veriyorum nur topu gibi tornavida seti reklamları çıkacak karşınıza.
Peki, bu durum neden önemli?
Araştırmalara göre reklamların en çok başarılı olduğu dönemler, ihtiyaç anında ihtiyaç duyulan markanın ve ürünün, o insanların karşısına çıktığı anlarmış. Yapay Zeka, Makine Öğrenmesi ve Algoritma kavramları üzerine milyarlarca dolar yatırım yapan Facebook ve Google gibi şirketler de tam olarak bunu hedefliyor: Bir markayı, ihtiyaç duyduğu anda hedef kitlesiyle buluşturmak ki bunu gayet başarılı bir şekilde yaptıkları tartışılmaz. İşin tartışılabilir boyutu ise bu yapay zekanın bazı kötü emellere alet edilebiliyor olması. Nasıl mı? Hemen onu da anlatalım efendim.
ABD’de Başkanlık Seçimi Kazandıran Yapay Zeka ve Reklamlar
Donald Trump’ın ABD başkanlığını Facebook reklamlarına borçlu olduğunu söylesem bana inanır mısınız? İster inanın ister inanmayın ama bu olay gerçekten yaşandı. Başkanlık için Clinton’la mücadele eden Trump, seçim kampanyasında geleneksel medyaya para harcamak kampanyasını dijital ağırlıklı yönetmeyi tercih etti. Sosyal medya kampanyası için 85 milyon dolarlık, evet yanlış okumadınız 85 milyon dolar, bir bütçe harcayan Trump, Cambridge Analytica danışmanlık şirketi aracılığıyla Facebook’ta 220 milyon Amerikalı’nın verisini ele geçirdi. Bu kullanıcılar için kişiye özel sosyal medya reklamları hazırlayarak tarihte eşi benzeri görülmemiş bir algı yaratma çalışması gerçekleştirdiler ve seçim sonuçlarını direkt etkilediler.
Facebook, her kullanıcısı hakkında özel veriler toplayan ve onun dijital ayak izini takip eden bir şirket. Bunu kullanan Trump ve ekibi, verisine ulaştıkları her kişiye özel gönderi ve reklamlar hazırlayarak bazen nabız yokladılar bazen de yalan haberlerle infial yarattılar. 17 eyalette her gün ellerindeki profillerin kişiliğine göre şekillendirilen ve sadece o kişiye gösterilen Trump yanlısı paylaşımlar ve anketler yaptılar. Bazen anketleri dolduranlara para bile verdiler. Hatta, Trump’ın tüm konuşma ve mesajlarını bile ellerindeki veri setleriyle insanların kişilik, davranış ve ihtiyaçlarına göre hazırladılar. Sonunda ne mi oldu? Zafer, yapay zekayı ve teknolojiyi kullananların oldu. Öyle ki Trump’ın seçim kampanyasının dijital kısmını yöneten Theresa Hong: “85 milyon dolar harcadık. Facebook olmasaydı, seçimi kazanamazdık.” dedi. Tabi bütün bunların ortaya çıkmasıyla beraber Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg yargılandı falan ama ondan da pek bir şey çıkmadı. İnsanlar birkaç kez toplanıp eylem yaptılar, gündem değişti, unutuldu gitti…
Deepfake ile Her An Herkesin Hayatı Altüst Olabilir
Yapay Zekanın reklamlardaki bir diğer potansiyel tehlikesi ise Deepfake. İstediğiniz insanın yüzünü ve sesini, istediğiniz insana entegre ederek dilediğiniz gibi konuşturabildiğiniz bu yazılım nedeniyle birçok ünlü ve siyasetçi, itibar zedelenme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. “Reklamın iyisi, kötüsü olmaz.” diyenler bir yana, bir markanın reklam yüzü veya CEO’su için yapılan Deepfake videolarının internet ortamında viral yayılması ve markanın bir anda milyon, hatta milyar dolarlar kaybetmesi hiç de imkansız durmuyor. Bu nedenle dijital medya okuryazarlığı konusunda herkesin bilinçlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Birkaç aydır Google gibi kullandığımız, aklımıza gelen her şeyi yaptırdığımız yapay zeka araçları acaba reklamcılık sektörünü domine edebilir mi diye merak ettik ve bunu ChatGPT’ye sorduk:
“Yapay zeka, reklamcılık sektöründe insanların yerini tamamen alması muhtemel değildir. Ancak, yapay zeka, insanların iş yükünü azaltabilir ve reklamların daha etkili ve verimli hale getirilmesine yardımcı olabilir. Bununla birlikte, yapay zeka, insanların kreatif düşüncelerinin ve inovasyonlarının tamamen yerine geçemez. Dolayısıyla, yapay zeka ve insanların bir arada çalışması, reklamcılık sektörünün en verimli sonuçlarını elde etmesine yardımcı olabilir.” dedi. Allah’tan şimdilik biz insanları işimizden etmek gibi bir hedefleri yokmuş ama uzak gelecekte neler planladıklarını kim bilebilir ki?
Facebook Mühendislerini Korkutan Olay
Hatırlarsınız Facebook, 2017 yılında bir yapay zeka projesi yürütmekteydi. Bu projede bir grup yapay zeka sistemi, makine öğrenmesi algoritmaları aracılığıyla insan dili yerine kendi aralarında anlaşabilecekleri bir dil oluşturmaya çalıştı. Ancak bu dilin anlaşılması zordu ve yapay zeka sistemlerinin kendi aralarında ne konuştuklarını anlayamamışlardı. Paniğe kapılan Facebook yetkilileri bu projeyi sona erdirdi ve yapay zeka sistemlerinin insan diliyle iletişim kurmasına odaklandılar.
Peki, ya yapay zeka araçları bu sefer bize fark ettirmeden kendi dillerini oluşturursa ve her şey için çok geç olursa?
Tartışmak isterseniz Esenler Gençlik Merkezi’ne gelin, beraber çay-kahve içerken bu konu hakkında bir beyin fırtınası yapalım.