Rota Bizden Hareket Senden İstanbul’un Kalbi Fatih

AdımApp uygulamasını indirin, adımlar puana, puanlar sürpriz hediyelere dönüşsün.

01. Fatih Camii

İstanbul’un ilk selatin (sultan) camii ve külliyesi olan bu yapı; vaktiyle içinde 16 medrese, misafirhane, hastane, aşevi ve kütüphane barındırmış. 1453’te şehrin fethinden sonra birçok Bizans imparatoru ve ailesinin de gömülü olduğu Havariler Kilisesi’nin kalıntıları üzerine yapılan bu camiyi Atik Sinan isimli bir mimar tasarlamış. 1766’da yaşanan Büyük İstanbul Depremi’nde çok zarar gördüğü için 1767 – 1771 yılları arasında Mehmed Tahir Ağa tarafından barok stiline göre restore edilmiş. Çok fazla doğal afete şahir olan camiden geriye sadece sekiz medrese ve 18. yüzyıldan kalma Carullah Efendi Kütüphanesi günümüze ulaşabilmiş. Bir zamanlar külliyesinde 1000’den fazla öğrencinin eğitim gördüğü bu caminin bir diğer özelliği de ilk Türkçe ezanın 1932’de burada okunmuş olması. Caminin arkasındaki türbede Fatih Sultan Mehmed’in kabrine ulaşabilirsiniz. Rivayete göre tahta yeni çıkmış padişahlar bu camiyi ziyaret ettikten sonra kabrini ziyaret ederek büyüklüğünden bir parça da olsa nasiplenebilmeyi ümit ederlermiş. Günümüzde ise turistlerin ilk uğradığı noktalardan biri olan Fatih Camii, sembolik bir yapı olma özelliğini hala koruyor. Zaten heybetini görüp etkilenmemek elde değil.

02. At Pazarı

Fatihli herkesin yakından tanıdığı bu pazarın adı sizi yanıltmasın. Öyle at falan satılmıyor burada ama bu bölge, ilçede gençlerin en sık uğradığı yerlerden biri. Nostaljik kafeleri, yürüyüş yolu ve sağlı sollu dizilen hediye dükkanlarıyla At Pazarı caddesi harika fotoğraflar yakalayabileceğiniz bir alan. Öncesinde yaşlıların kahvehaneleriyle dolu bu alan şimdilerde gençlerin ve influencer olmak isteyenlerin uğrak noktası. Mesela Beyrut kafenin en üst katı kütüphane olarak da hizmet veriyor. Eski Kafa’da muhabbet için oturduğunuzda yanına çekirdek, çerez gibi atıştırmalıklar veriyorlar. Hanegah, sizi Karadeniz kıyılarına götürürken diğer kafeler de kendi konseptleriyle öne çıkıyor. Burası her kafenin kendine has bir kültürü temsil ediyor desek yeridir. Alışveriş alanları da bulunan At Pazarı, günün büyük bir bölümünü geçireceğiniz alanlar sunuyor size.

03. Şerefiye Sarnıcı

Şerefiye Sarnıcı,: Bundan 1600 yıl önce inşa edilmesine rağmen halen ilk günkü görkemini koruyan bir mekan. Sizi alıp başka dünyalara götürebilecek, tarihte yolculuğa çıkaracak bir dokuya sahip. İçerisinde dolaşırken gerçekten de ilk inşa edildiği dönemlere gidiyor ve kendinizi yıllar öncesinin İstanbul’unda hayal edebiliyorsunuz. Bilenler vardır, sarnıçlar o dönemde en çok kullanılan su kaynaklarından biriydi. Bu yapılarda toplanan temiz yağmur suları daha sonra ihtiyaç halinde kullanılıyordu. Şimdilerde ise turistik alan şeklinde hizmet veren Şerefiye Sarnıcı’nda haftanın belirli gün ve saatlerinde müzikli ışık gösterileri ve konserler yapılıyor. Eğer gidecekseniz bu günleri denk getirmekte fayda var.

04. Kariye Camii

İstanbul’un az bilinen ama sanatsal ve tarihi özellikleriyle en sembolik yapılarından biri olan Kariye, taa 6. yüzyıla kadar uzanan bir geçmişi barındırıyor. Doğu Roma döneminde hem sarayın kilisesi hem de şapel olarak kullanılan bu yapı, geçirdiği onca doğal afete ve geçen zamana rağmen tarihe meydan okuyarak ayakta kalmayı başarmış. Mimarisi ve eşsiz tasarımının yanında içerisindeki mozaikleri ve freskleriyle Hristiyanlar için büyük bir öneme sahip olan Kariye, müze olarak hizmet verdiği dönemde en çok ziyaret edilen yapılar arasındaydı.

Şimdilerde restorasyonu tamamlanmak üzere olan Kariye, artık bir camii olarak kullanılacak ve Fatih’te Müslümanların en sık ibadet ettiği camiler arasında yerini alacak.,

05. Çelik Gülersoy Kitaplığı

Turizmci ve yazar Çelik Gülersoy’un topladığı koleksiyondan oluşan, İstanbul’a dair birçok eser ve görsel malzemenin bulunduğu vakıf kütüphanesi, 1990’da hizmete açılmış. Edebiyat alanında kitap ve dergilere ev sahipliği yapan kütüphane, görsel malzeme bakımından da Türkiye’nin en zengin koleksiyonlarından birine sahip. Arşivinde yer alan gravürleri, şehrin ilk fotoğraflarını ve renkli-renksiz kartpostalları semtlere göre sıralanmış şekilde inceleyebileceğiniz bu kitaplık ambiyansıyla da sizleri oldukça özel hissettiriyor. İçerisinde dolaşırken sanki bir portal açılacak da kendinizi geçmişte bulacakmışsınız gibi bir hisse kapılıyorsunuz. Sosyal medya hesaplarınız için de harika fotoğraflar çekebileceğiniz bir alan burası.

06. Cağaloğlu Hamamı

1741 yılında inşa edilen Cağaloğlu Hamamı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde uzun bir aranın ardından yapılan en son hamam olarak biliniyor. İstanbul’da inşa edilebilecek bu türün en son örneği olan bu hamam, günümüzde hâlâ kullanıma açık. Kadın bölümünün giriş kapısı bir ara sokak olan Hamam Sokağı’nda; erkeklerin girişi ise her iki tarafta klasik mukarnas başlıkları olan iki mermer sütun ile ana yolda yer alıyor. Hala faaliyette olan en eski hamamlardan biri olduğu için geçmişten günümüze birçok ünlü isme de hizmet etmiş. Atatürk’ten Kaiser Wilhelm’e, Franz Liszt’den Ömer Şerif’e, Adile Naşit’ten Kemal Sunal’a onlarca ismi ağırlayan, dizi ve film çekimlerine ev sahipliği yapan Cağaloğlu Hamamı, New York Times’ın “Ölmeden Önce Görülmesi Gereken 1000 Yer” listesinde yer alan tek Türk hamamı olarak değerini tüm dünyaya kanıtlamış durumda. Hamam kültürünü seviyorsanız mutlaka tavsiye ediyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir