Skyrim ve Fallout oyunlarını geliştiren Bethesda, 25 yılın ardından yeni bir IP olan Starfield ile karşımıza çıktı. 2013 yılına ait grafikler, oldukça zayıf bir yapay zekâ ve Bethesda oyunlarında sıkça karşılaştığımız oyuncak silah kullanım hissi burada biraz daha azalmış olsa da vuruş hissiyatı hâlâ biraz kötü. Oyunda insanı çıldırtan bir arayüz var. Ancak daha sayacağım eksiklere rağmen, Bethesda oyunlarının kendisine özgü bir özelliği var: Oyuncuların istedikleri şekilde özgür bir macera evreni oluşturarak kendi hikâyelerini yazması… İşte Starfield, bunu en iyi şekilde gerçekleştiren en güncel oyun.
Starfield’ın hikâyesi 2330 yılında geçiyor ve dünyanın 50 yıl kadar ömrünün kaldığı söyleniyor. İnsanlar bu nedenle dünya dışı gezegenlere yerleşmeye başlıyorlar. Biz oyuna başladığımızda bir maden işçisiyiz. Bir gün madende ilginç bir nesne buluyoruz. Bu nesneye dokunduğumuzda farklı bir boyutla ilgili ilginç görüntüler görüyoruz. Daha sonra bir baygınlık yaşıyor ve karakter oluşturma ekranına geçiyoruz. Karakter oluştururken kahramanımızın geçmiş hikâyesine de yön verebiliyoruz. Bu seçimler ilerleyen oyun sürecinde önemli rol oynuyor. Hikâyede Constellation adlı bir grup karşımıza çıkıyor ve onlara katılıyoruz. Constellation dışında United Colonies, Freestar Collective, Crimson Fleet ve Remnants gibi dört farklı grup daha bulunuyor. Örneğin, Crimson Fleet korsanları temsil ediyor ve onların görevlerini yaparak korsanlık rolünü üstlenebiliyoruz. Ana hikâye çok iyi değil. RPG türünün gerektirdiği şekilde çok çeşitli görevler ve etkileşimler mevcut. Oyunun başladığımız ilk gezegeni olan New Atlantis oldukça büyük. Oyunun ilk birkaç saati yorucu olsa da vakit geçirdikçe hikâyenin içine dalmaya başlıyorsunuz.
Olumlu
Oyunun evreninde karşılaştığınız NPC’ler eğlenceli; burada kastettiğim, başka bir gezegene indiğinizde yanınıza birisi koşup “Sen ne ayaksın?” demeye gelebiliyor olmaları. Bunun yanı sıra ummadığınız bir anda sizden yardım isteyebiliyorlar. Meselâ bir gezegene indiniz, birkaç dakika sonra birisi yanınıza gelip size iş başvurusunda bulunabiliyor.
Craft alanında oyun birçok imkân sağlıyor. Bir binanın yapım malzemesinin en ince detayına kadar inebiliyorsunuz.
Uzay geminizin parçaları ile istediğiniz gibi oynayabilirsiniz. Oyun geminin tasarımında oldukça fazla seçenek sunmuş ve yaptığınız en ufak bir değişiklik geminin performansını etkiliyor.
Yan görevlerin kalitesi çoğu zaman ana görevlerin üzerine çıkabiliyor.
Bir Fallout oyunuyla karşılaştırırsak, vuruş hissi daha iyi.
Oyunda diyaloglara çok iyi çalışılmış. Karşınızdaki kişiyi ikna edebilir, kızdırabilir, safına çekebilirsiniz ya da birçok şey düşünebilirsiniz. Hatta diyalogların gücünü kullanarak büyük bir sorunu çözebilirsiniz.
Olumsuz
Oyun ağırlıklı olarak birinci şahıs nişancı (FPS) bakış açısı için tasarlanmış ve üçüncü şahıs nişancı (TPS) modunda oynamaya kalkıştığınızda sorunlarla karşılaşabilirsiniz.
Uzayda, uzay geminizle serbestçe seyahat edemezsiniz. Bunun yerine hızlı seyahat özelliğini kullanmanız gerekiyor.
Yapay zekâ çok kötü. Dibine girip üzerine mermi boşalttığınız hâlde bazen yapay zekâ tepki vermiyor.
Starfield, çok kısa bir süre önce çıkan Baldur’s Gate 3 ile karşılaştırıldığında, karakterlerin yüz animasyonu tasarımı zayıf kalıyor. Bethesda, bu oyunu yıllardır kullandığı Creation Engine 2 ile geliştirdi ve Creation Engine 2’nin artık ömrünü tamamladığı görünüyor. Bunu grafiklerden ya da oyunda gördüğümüz hatalardan anlayabiliriz.
Oyunun içindeki yükleme süreleri kısa olsa da, çok fazla yükleme ekranıyla karşılaşabilirsiniz.
Her Bethesda oyununda olduğu gibi, burada da muhteşem Bug’lar yakamızı bırakmıyor ve optimizasyon sorunları saç baş yolduruyor.
Starfield oynanıp deneyimlenmesi gereken bir oyun ve Game Pass kütüphanesinde bulunuyor. Bethesda oyunlarını seven kişiler Starfield’ı da sevecektir. Ayrıca Skyrim’de olduğu gibi Starfield için de oyuncular tarafından çok fazla mod geliştirilecektir ve bu da 100 saatlik bir oyunu binlerce saatlik maceralara çevirecektir diye düşünüyorum.
GG Olmadan Oynamalısın!