Hani derler ya: Sevdiğin işi yaptığında, sevdiklerinle beraber olduğunda zaman su gibi akıp geçer… İşte 3 aylık yaz tatili de tam olarak öyle geçip gitti. Gezdik, yüzdük, okuduk, oynadık, çalıştık belki de hiçbir şey yapmadan öylece evde yattık ama her ne yaptıysak yapalım tatilin sonuna geldik.
Geçtiğimiz yıllarda belki hedeflerimize tam olarak ulaşamadık. Belki hayalini kurduğumuz sınav puanını alamadık belki de karnemiz istediğimiz gibi gelmedi ya da hedeflerimizi tutturamadık… Her biri geçmişte kaldı. Geçtiğimiz sayıda hedef koymayı ve hedeflerimizi 12’den vurmayı öğrenmiştik değil mi? İşte Eylül ayıyla beraber başlayan bu yıl eğitim-öğretim dönemine damga vuracağız. Arkadaşlar… O sene bu sene!
İlk olarak her birimizin özel olduğunu unutmayacağız. Her ne kadar genel geçer yargılar ve tavsiyeler olsa da özünde hepimizin ilgi alanları, öğrenme düzeyleri ve tahammül seviyeleri farklı. Dolayısıyla önce kendimizi tanıyacağız. Şu soruyu kendinize sormanızı istiyorum: “Ben en iyi hangi koşullarda öğreniyorum?” Hangi ortamda, hangi zaman aralığında, hangi ruh hâlindeyken, hangi sesler veya sessizlik eşliğinde daha iyi öğreniyorum? Bu soruların cevabını bir araya getirdiğinizde kendi öğrenme yol haritanızı oluşturmuş olacaksınız.
Tıpkı bir bilgisayar oyunu oynuyor gibi düşünüp kendimize ana görevler belirleyecek ve yan görevlerle de hayatı keyifli hâle getireceğiz.
Malumunuz, neredeyse hepimiz akıllı telefonların esiri olmuş durumdayız. En dikkat edenimiz bile günde en az 2-3 saatini aktif olarak telefon başında geçiriyor. Üstelik eskiden uzun uzadıya izlediğimiz içerikler artık saniyelerle yarışıyor. Bir video 60 saniyenin üzerindeyse sosyal medya kullanıcıların %60’ı o videonun tamamını izlemeden bir sonraki videoya geçiyor. Dolayısıyla içeriğe, bilgiye ve öğrenmeye olan tahammülümüz bir hayli azaldı. Yani önceki kuşaklar gibi bir oturuşta saatlerce ders çalışabilmemiz pek mümkün görünmüyor. Bu nedenle Pomodoro ve Feynman gibi zamanı etkili kullanmanı sağlayacak ders çalışma tekniklerini tercih edebilirsin. 15-20 dakikalık konsantrasyonun ardından 5 dakikalık bir mola, odağını kaybetmeden öğrenmene yardımcı olabilir.
Bir önceki sayıda öğrendiğimiz hedef belirleme taktiklerinden yardım alarak kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerimizi belirleyeceğiz. Sonrasında bu hedefler için ihtiyacımız olan başlıkları çıkaracak ve onları elde etmeye yönelik aksiyon alacağız. Tıpkı bir bilgisayar oyunu oynuyor gibi düşünüp kendimize ana görevler belirleyecek ve yan görevlerle de hayatı keyifli hâle getireceğiz. İster inanın ister inanmayın hayat, ona bakış açınız ve kattığınız anlamla eşdeğer şekilleniyor. Geçmişte her ne hatayı yapmışsak yapalım, başımıza her ne gelmişse gelsin, bunlara takılmadan önümüze bakacağız.
Başta da dedik ya: O sene bu sene! Aklımızdakini başarıp, hayalimizdekini yaşayacağız.