YAZ TATİLİM 3’Ü 1 ARADA OLSUN

Psk. Zeynep Türkyılmaz
Koşu parkurunda yarışan sporcular yarış bittiğinde önce dururlar. Belki uzanırlar, su içerler kalp atışlarının normale dönmesi gerekir aksi takdirde yeniden devam edemezler. İşte yaz tatiline giren insanlarda aynen böyledir.

Her mevsimin kendi içinde kendine has özelliği olduğu gibi insanın ruh hâli üzerinde etkilerinin olduğu da söylenebilir. İçinde bulunduğumuz yaz mevsimi canlılık, neşe gibi daha olumlu duyguları ortaya çıkarırken başka mevsimlerde tam zıddı duygular hissedilebilir. Mesela, insanı kış ayları ve yağmurlu havalar durgunlaştırır. Bazen yataktan çıkmak zor gelir, aktiviteler zorlaşır ve yapılabilecekler listesi biraz daha daralır. Problemlere daha çok odaklanılır ve fazlasıyla ele alınır. İş hayatının ve okulun yoğun olduğu bir dönemdir. Rutinlere bağlı kalınır; sabahları aynı saatte uyanmak, kahvaltı etmek, okul saati, öğle arası, çıkış zamanı derken rutinleşir ve tüm bunlar otomatik bir şekilde yerine getirilir. Yağmurla, soğukla birlikte evlere ve okullara kapanan insan, içine de kapanır ve aslında kendine döner. Vakit fazladır, toprak ıslak, ağaçlar kuru, gökyüzü sislidir. İnsan belki de en çok bu anlarda düşünür. Durma vakti gibi gelse de oysa hayat akıyordur; okul, ödevler ve sınavlar hızla peş peşe gelir ve insan bu iki hâl arasında gider gelir. Mevsimin bahar olmasıyla gökyüzü daha da parlamaya başlar, ağaçlarda açmaya başlayan çiçekler âdeta umudun simgesi olur. İşte insan da başını kaldırmaya başlar, o dönüşümü içinde hisseder, biraz daha canlı hissetmeye başlar. O koşuşturma içindeyken aydınlığı, havanın ısınmasını içinde hissederek tempoya ayak uydurmaya devam eder. Bir yandan yorulmaya başlar. O rutinlerin yorgunluğu ile yüklendiği; sorumluluklar, yapılacaklar, beklenenler, sınavlar hepsi artık ağırlaşır taşınması zorlanır. Tam o sırada ise çiçeklerle süslenen kâinat göz kırpar, “Biraz daha dayan yaza az kaldı.” Yaz mevsimi gelir hava ısınır, kıyafetler incelir ve rutinleşen o döngü için bir süre durma vakti gelir. Sınavdan çıkan öğrencinin iyi veya kötü üstünden bir yük kalkmış hissetmesi gibi artık bir dönem biter. Dersler, sınavlar, okul, ödev hepsi kışlık kıyafetler gibi dolaba kaldırılır, artık yazlık kıyafetler ortaya çıkar.

Yaz ayları insana hareket ve canlılık katar, yapılacaklar listesi genişler. Dışarı çıkmak, arkadaşla buluşmak, tatile gitmek planları zihinde dönerken kişiyi her yerde etkinlikler, atölyeler, spor dalları, yaz okullarının olduğu afişler karşılar ve birçok seçenek ile karşı karşıya kalır. Uzun süre yoğun bir tempodan çıkan kişi bir anda bocalayabilir. Ne yapacak, hangisinden başlayacak? Derken onu da yapayım,  şunu da yapayım, yatayım evden çıkmayayım ya da tam tersi eve girmeyeyim derken sonbahar mevsiminin zamanı gelir. Kuruyan yaprakların dökülmesi ve kışa hazırlık vaktidir. Çoğu insan için nasıl geçtiği anlaşılamaz. Ne yaptığını, nasıl geçtiğini sorgulamaya başlar. Sona gelmiş kişi ya hiç dinlenemediğini ya da hiçbir şey yapamadım, daha yapacaklarım vardı pişmanlığını hisseder ve yine iki uç arasında kalabilir. 

Koşu parkurunda yarışan sporcular yarış bittiğinde önce dururlar. Belki uzanırlar, su içerler kalp atışlarının normale dönmesi gerekir aksi takdirde yeniden devam edemezler. İşte yaz tatiline giren insanlarda aynen böyledir. Kalp atışlarını hissetmeseler dahi vücutları hisseder çünkü yorulmuştur. İstemsizce değişen duyguları, kendine yönelmesi, koşuşturmaları hepsi yüklenir. Şimdi yükü indirme vaktidir. Bu sebeple insan önce durmalı ve ne yaşadı, nasıl geçti muhakemesini yapması gereklidir. Bu dönem en çok neyle uğraştı, neleri yapamadı, neleri yaptı, neler aklında kaldı ve en önemlisi şimdi neye ihtiyacı var sorusunu sormalı. Kendini tanıma yolculuğu olan bu dünyada kendini tanımaya başlayan biri için şu an neye ihtiyacım var sorusu çok önemlidir. Çünkü vaktini doğru kullanan, yerinde seçim yapan insanlar kendilerinin farkında olan kişilerdir. Önce durmaya ihtiyacı olan ancak bu ihtiyacını fark etmeyen kişi aynı tempoyu yazın da devam ettirdiği takdirde yeni döneme yine yorgun başlar. Oysa şimdi maç bitti ve durma zamanı. Durma zamanın süresi ise herkes için farklı olabilir. Durma vaktinden sonra bu yaz neler yapmak istiyorum, hangilerini öncelemeliyim soruları ile liste çıkarılabilir. Aktivitelerin ise kategorilere ayrılması daha sağlıklı ve dengeli bir dağılıma yardımcı olur. Çünkü sadece eğlenme odaklı planlar eksik kalabilirken, sadece öğrenme-eğitim odaklı planlar fazla gelebilir, sadece dinlenme ve boş durma odaklı planlar ise pişmanlık getirebilir. Ayrılması gereken bu kategoriler ise; eğitim-başarı içeren etkinlikler evde sorumlulukları içeren, dersler, kitap okuma gibi, diğer kategori vücut sağlığını destekleyen spor, yüzme, yürüyüşler, bir diğeri ise iletişim-sosyalliği artıran ve son olarak eğlenmesini sağlayacak aktiviteler kategorisi şeklinde 4 gruba ayrılabilir. Böylelikle bu dengeli planlama insanın ihtiyacı olan kaynakları her yönden karşılamasını sağlar. 

Sonuç olarak aslında hayatın birçok anında böyle uçlar arasında gidilir gelinir. Belki de en yorucu olan budur. Duyguları yaşamada bile acıda veya mutluluk hissinde iki ayrı uç arasında kalınır. Oysa hüzün duygusu en uçta olduğunda bir ruhsal bozukluk olarak karşımıza çıkarken diğer uçta olan yani hiç yaşanmayan duygular da ayrı bir problem olarak ele alınır. Oysa ortalar her zaman idealdir. Çünkü aslında zıtlıklarla var olunur yaşamda. O zıtlıklar çizgisinde ortada olabilme mücadelesi verilir. Bir de geçişler vardır yumuşatır, kolaylaştırır. Yeryüzünün kıştan yaza geçerken baharla yumuşadığı gibi. İşte her insanın bazen dinginleşmeye, içe dönmeye, düşünmeye, yorulmaya yeniden hareketlenmeye, durmaya, bu geçişlere, değişimlere, zıtlıklara ve ortada olmaya bunların dengeye oturmasına ihtiyacı vardır. Denge kurmayı ise öğrenir insan kahve yapmayı öğrendiği gibi. Biraz kahve, sert olursa yumaşaması için biraz süt ve tadı yoksa biraz da şeker katmayı öğrendiği gibi.