AMPUTE MİLLÎ FUTBOL TAKIMI ANTRENÖRÜ OSMAN ÇAKMAK

Kariyerime Zeytinburnuspor’un altyapısında başladım daha sonra Söğütspor’da oynadım. Yurt dışına gitme imkânım oldu, sonrasında ülkeme döndüğümde vatanî görevimi yapmak üzere Şırnak’a gittim. Orada bölücü terör örgütü ile mücâdele sırasında mayına basmam sonucu sol ayağımı kaybettim.

Çok küçük yaşlarda henüz on bir yaşındayken futbol kariyeriniz için Tokat’tan İstanbul’a geldiniz. Bu serüveniniz nasıldı, zorluklar çektiniz mi? Aileniz yanında mıydı?
Tokat’ın Zile Narlıkışla köyünde yetiştim. Orada doğup, orada büyüdüm ama bir köyde futbolcu olamazdım. Bu sebepten ötürü annemi köyde bırakıp babamla birlikte on bir yaşımda İstanbul’a geldim. O zamanlar Allah’a, “Millî Takım’da bana 5 numaralı forma giymeyi ve ülkemi temsil edebilmeyi bana nasip et.” diye dua ettiğimi hatırlıyorum. Kulağa zor geliyor ama şöyle bir şey var ki etrafımdaki insanları annemizi, babamızı, hocalarımızın tavsiyelerini dinlediğimiz ve uyguladığımız zaman başaramayacağımız hiçbir şey yoktur. Çıkmadığın yol senin değildir! Önüne çıkabilecek engelleri dikkate almıyor ve futbola yeterince önem vermiyorsan başarılı olamazsın. Bizler için akademi önem arz eder. Aynı zamanda ailemize ve yakınlarımıza da zaman ayırıp onlarla vakit geçirmemiz de herkes için olduğu gibi bizler için önemlidir.
Kariyerime Zeytinburnuspor’un altyapısında başladım daha sonra Söğütspor’da oynadım. Yurt dışına gitme imkânım oldu, sonrasında ülkeme döndüğümde vatanî görevimi yapmak üzere Şırnak’a gittim. Orada bölücü terör örgütü ile mücâdele sırasında mayına basmam sonucu sol ayağımı kaybettim. Bununla birlikte hayatımda yeni bir sayfa açtım, tek ayağı olmayan bir gazi Osman Çakmak olarak. Ödediğim bedeli kıyasladığımızda çok hafif olduğunun farkındayım. Bu anlamda ödenen bu bedelin çok büyütmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Böylece Ampute Futbol’a başladım. Bu yolda takımımla birlikte bir dünya üçüncülüğü, 2010 yılında Arjantin’de tekrar bir dünya üçüncülüğü, 2012 yılında da dünya üçüncülükleri yaşadım. 2014 yılında takım kaptanı oldum ve bu süreçle projeler yapmaya başladım. Azmederek, daha çok çalışarak ve emek sarf ederek 2017’de bir Dünya Şampiyonluğu yaşadık. 2021 yılında Avrupa Şampiyonu olduk. Bundan ötürü diyorum ki bir şeyi başarmak istiyorsanız çalışmanız gerekiyor. Ben 5 numaralı formayı çok istedim Millî Takım’da yer almayı çok istedim ve çalışıp didindim. Allah bana bunu nasip etti. Hiçbir zaman pes etmedik ve önümüzde bir dünya kupası var ona hazırlanıyoruz.
Geçen yıl Avrupa Şampiyonu öncesi Fatih Terim ile aranızda geçen bir diyalog var. Bu olayı sizden dinleyebilir miyiz?
Fatih Hocamzın televizyonda çok sinirli olduğuna bakmayın kendisi çok babacan, kıymetli biridir. Fatih Hocam ile 2008 yılından beri bir diyaloğumuz var. Kendisinin başarılarının asla tesadüf değil, çalışarak kazanıldığını biliyorum. Antremanını ziyarete gittiğimde kendisinden “Çok güzel bir oyun sistemi öğrendim sizden. Bunu Ampute Millî Futbolu’na yansıtmak istiyorum.” diyerek tavsiye istedim. Kendisinin cevabı şu şekilde oldu: “Oğlum biz bunu iki ayakla yaptıramıyoruz, sen nasıl bu çocuklara tek ayakla yaptıracaksın?” oldu. Daha sonrasında istersek yapabileceğimizi kendisi de anladı ve bu teknikle Fransayı 6-0 mağlup ettik. Fatih Hocam bir mesaj atmıştı, eğer o günkü antrenman programını uygulayabilirsen senin heykelini dikeceğim diye. “Büyük kaptan Türkiye’ye döndüğünde heykelin hazır.” demişti. Her zaman kendisi de der; çok çalıştığınızda başaramayacağınız bir şey yok diye. Önemli olan asaletini ve cesaretini ortaya koyan bir sporcu kitlesi ile buluşmak. Çok şükür hocalık dönemimde ilk serüvenimi çok iyi atlattım.
On sene takım kaptanlığı yaptınız. Aslında henüz futbolcuyken teknik direktörlük için sağlam bir altyapıya sahip olduğunuzu biliyoruz. Biraz bundan bahseder misiniz?
Takım kaptanı olmak için liderlik vasfınız ve aradaki dengeyi iyi kurmanız gerekiyor. Takım arkadaşlarınız ile yakından ilgilenmek gerekiyor çünkü hoca herşeye yetişemeyebiliyor. Ben de küçük yaşlardan beri takım kaptanlarından bunu öğrendim. Uğur Hocam ile bir sıkıntı olduğu zaman hemen bunun üzerine konuşurduk. Sana güvenen bir hoca varsa işler kolay. Sen de hocanın yetişemediği yerde moral motivasyon anlamında hep destek olursun. Benim de araştırma ve analiz etme yönlerim vardır bu konuda. Ülkelerin isimleri, forma numaraları, zaafları, kendi futbolcularımızın uzun vadeli kilo değişimi gibi bir çok şeyi araştırırdım. Bu konuda Uğur Hoca ile çok paslaşırdım. O da seviyordu bu araştırma yönümü. Kendisi görevi bırakmak zorunda olduğunda beni öneriyor ve bu şekilde atanıyorum. Şimdi yüküm daha ağır tabii ve lider vasıflı bir kaptan eksikliğimiz var. Ben oyuncularda sorumluluk alıp araştırma yapmalarını, oynadığımız maçları tekrar izleyip analizler yapmalarını istiyorum. Bu noktada pandemide bile video konferansla bu alanlarda çok çalıştık ve buna çok önem veriyoruz.
Futbola başladığınızda endişeleriniz var mıydı? Olduysa bunlar nelerdi?
Bu konuda hiçbir zaman büyük bir korku ya da endişe hissetmedim. Bir noktada şöyle bir çekincem vardı; futbol oynarken ailemin vazgeçip beni göndermemesi. Ama sporla uğraşmak beni daha çok çalışmaya itti. Bunun dışında yenilme korkusu yaşadığım zamanlar oluyordu, fakat sonrasında bunu yendim. Çünkü şu bir gerçek ki; futbolda yenmek de var yenilmek de.
Bir ayağınızı kaybettikten ve gazi unvanını kazandığınız süreç sonrası Futbol’a dair hiç umudunuzu kestiğiniz oldu mu?
Mayına bastıktan sonra ayağımı kaybettim ve tabii ki sonrasında çok ağlayıp üzüldüm. Hatta doktora ayağımı kesmeyin ben futbol oynuyorum ve bunu çok seviyorum, devam etmek istiyorum dediğimi hatırlıyorum. Onlar benim sağlığım için en iyi tedaviyi uyguladılar. Sonraki süreçte ampute futbol ile tanıştım. Şuan çok mutluyum, çünkü her şeyde bir hayır olduğuna inanıyorum. Örneğin sakatlığım öncesinde millî futbolculuğa yükselememiştim ama şuan Ampute Futbolda Millî futbolcuyum.
Unutamadığınız bir maç var mı? Varsa nedir?
Tabii ki var. 2014 yılında Rusya ile oynadığımız maçta unutamadığım bir an var. Son saniye altın gol uygulaması vardı.Bizim maçlar 50 dakika sürüyor ve maç berabere bitti. 20 dakika uzatma aldık son saniye golü yedik. Bu olaydan sonra yine uzatmalarda İngiltere’ye son saniye bir gol attım. Hakemin düdüğü çalması ve benim golüm aynı saniyeydi. Bunu bir ömür boyu unutamam. Bundan sonra bir şey daha geldi başıma Dünya Kupası’nda penaltı kaçırdım. Bu da hiç unutmadığım anlardan biri maalesef. Bununla birlikte futbol kariyerimde unutmadığım üç olay bunlar.
İlk millî maçınız nasıldı? Bundan bahseder misiniz?
Maça başlarken İstiklâl Marşı’nı okurken çok duygulandım ve heyecandan ağladım. Arjantin’deyim ve ülkemi temsil ediyorum arkadaşlarımla beraber. Maç öncesi ağlayan tek adamdım, hoca geldi, “Oğlum niye ağlıyorsun?” dedi. Hocaya, “Dayanamıyorum, üzerimdeki yük çok ağır bu milletin forması.” dedim. Bundan sonra maçın beşinci dakikasında El Salvador’a güzel bir gol attım.
Futbol Kariyerinizdeki en anlamlı gol nedir?
En anlamlı gol İngiltere’ye attığım goldü. Maçın tam bitişindeydi. Golü attıktan sonra çok mutlu oldum. Statta kırk beş bin kişi vardı. İngilizlerin attığı gol sonrası bir dakika içerisinde biz bir gol attık. Taraftarları sadece bir dakika sevinebildi. Ekran başındakiler ve stattaki taraftarla birlikte mutlu olduk. Metin Şentürk’ün güzel bir cümlesi vardır: “Bu ampute takımı o kadar başarılı ki gözü görmeyenleri bile mutlu ediyor.” diye. O anlamı golü hiç unutamam.
Sporu bu kadar destekleyen ve takip eden bir millet olarak dünyada ses getirecek bir başarımız Ampute Millî Takımımız sayesinde oldu. Futbol’un enleri olarak sınıflandırma yapabileceğimiz isimler sizin kadronuzda. Bu nasıl bir his?
Göreve geldiğimden beri topun yirmi saniyeden fazla rakip takımda kalmaması gerekiyor. Biz karakter ve ruhunu sahaya yansıtan bir takımız. En son katıldığımız şampiyonaya bakarsak da bunu net bir şekilde görebiliyoruz. İlk maçımız Gürcistan 10-0, ikinci maçımız İtalya 11-0, İrlanda 4-0, Rusya 5-2, İspanya 6-0 ve kupa. Bu turnuvada kupayı kazandık ve sadece bir tane sarı kart yedik. Aynı zamanda en çok gol atan oyuncu, en çok asist yapan oyuncu, turnuvanın en değerli oyuncusu bizim takımdan çıktı. Kalecimiz sadece iki gol yedi. Attığımız toplam gol sayısı 34 ve tüm rekorları altüst ettik. Bunun altında yatan en önemli etken bilimsel çalışmamız. Aynı zamanda özgüven ve sorumluluk çok önemli.
Son olarak gençlere neler söylemek istersiniz?
Önünüze çıkan engeli bir engel olarak düşünmeyin. Bu hayatınızın her alanında geçerli girdiğiniz sınavlarda, iş hayatınızda olabilir. Her şeyin üstesinden gelebilirsiniz. Başka bir konu ise bir engelli birey ile karşılaştığınızda ona acımak yerine ona nasıl yardımcı olabiliriz diye düşünün.