Düğün Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Erhan İdiz ile Röportaj
Düğün dedikleri de herkese ikram edilecek bir tabak pilavdan ibaret. Fakat onlar için büyük onur ve bunu yapabilmek için 5 yıl bekleyenler var.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Erhan İdiz, uzun yıllar muhabirlik yaptım. Son 7 seneyi insani yardım çalışmalarında geçirdim. Aslında bir hikâye anlatıcısıyım ama şu an beni bir hikâyenin taşıdığı Düğün Derneğinin başkanlığını yapıyorum.


Düğün Derneği isminin bir hikayesi var mı?
Afrika’nın doğusundaki Malavi’de, ikindi vakti gezdiğimiz bir köyde başladı hikâyemiz.
Köylülerle sohbet ederken yeni evli bir çiftle tanıştık. Sıraç ve Cennet bir ay önce evlenmişti. Düğünlerinin nasıl yapıldığını sorduğumuzda, düğün olmadı, dediler.
Meğer bu bölgede (Malavi’nin güneyinde) erkek 2 dolar mehir verdikten sonra kızla evlenebiliyormuş. Düğün için de evlendikten sonra para biriktirmeye başlıyorlarmış.
Sıraç’a düğün için ne kadar paraya ihtiyacı olduğunu sordum, 150 dolar, dedi.
Tabii ülkenin kırsal bölgelerinde, günlük 1 doların altında kazanca sahip olan bu insanlar için 150 dolar demek en az 2-3 yıllık bir birikimdi. Bir arkadaşın vesilesiyle Sıraç’a gerekli olan miktarı verdik.
Sıraç’ın yanından ayrılıp fotoğraf çekmeye devam ederken aklımda “Bu düğün çok mu önemli?” sorusu vardı. Sonra baktım ki Sıraç köydeki evleri dolaşıp herkesi büyük bir gururla düğününe davet ediyor.
Düğün dedikleri de herkese ikram edilecek bir tabak pilavdan ibaret. Fakat onlar için büyük onur ve bunu yapabilmek için 5 yıl bekleyenler var.
Birkaç gün sonra Sıraç’ın düğününe gittik. Önce nikâh kıyıldı, sonra hep beraber danslar eşliğinde köy meydanına gidildi.
O gün komşuları da en az onlar kadar mutluydu çünkü bu köyde uzun yıllardır ilk kez düğün yapılıyordu. Herkes gelin ve damada para taktı. Takılan paralar 20 ila 500 kwacha (50 kuruşla 12 TL) arasında değişiyordu. Fakat mutluluk sonsuzdu.
Dünyanın birçok yerinde pirinç pilavı yenir. Ucuzdur, kolay bulunabilir ama burada çok pahalı ve yalnız çok özel günlerde yiyebiliyorlar. Bu yüzden tüm çevre köyler de yemek faslına dahil oldu.
Gün bittiğinde Sıraç ve Cennet’in mutluluğunu paylaşıyorduk, telefonuma gelen yüzlerce destek mesajı ise bizim için yeni bir yolculuğun başlangıcı olduğunu gösteriyordu. O gün Düğün Derneğinin de hikâyesi başlamıştı.

Hangi faaliyetlerde bulunuyorsunuz?
Kuruluş amacımız düğün yapmak olsa da aslında hikâyenin arka planı biraz farklı. Malavi’de bazı Müslümanlar rastgele biriyle nikâhsız yaşamaya başlayıp 4-5 yıl sonra birkaç çocukla eşini bırakıp gidebiliyor. Aslında Afrika’nın çoğu yerinde böyle. Bu yüzden dikkat ederseniz Afrika’daki yetimlik oranları çok yüksek. Bunun temel sebebi ölümler değil, babanın evi terk etmesidir.
Düğün Derneğinin hâlihazırda evlendirdiği çiftler zaten evliler ama aralarında bir dini ya da resmi nikah yok. Biz, düğünle birlikte temelini attığımız yuvada erkeği ve kadını önce dini sonra resmi nikahla bir araya getiriyoruz. Sonra kadını dikiş nakış kurslarıyla, erkeği marangozluk gibi eğitimlerle meslek sahibi yapmaya çalışıyoruz.
Üstelik düğün sonrası çifte hediye ettiğimiz bisiklet ve dikiş makinesiyle bir aile rahatlıkla geçimini sağlayabiliyor. Tüm bunları sağladığımızda, ekonomik nedenlerle evini terk eden erkeği engellemiş oluyoruz.
Sizi diğer yardım derneklerinden ayıran ne?
Diğer dernekler (tamamı değil elbet) sorunun son noktasında çözüm olmaya çalışırken biz sorunun en başına odaklanmaya çalışıyoruz. Afrika’da faaliyet gösteren çoğu kurum bilir ki yoksulluğun temel nedenlerinden biri ailenin bir arada olmamasıdır. Biz Düğün Derneği olarak aileyi bir arada tutmaya ve güçlendirmeye odaklanıyoruz.
Yardıma gittiğiniz bölgelerde karşılaştığınız en ilginç olay neydi?
Gittiğimiz her ülkede, çaldığımız her kapıda yeni bir hikâye karşılıyor bizi fakat bugüne kadar en çok şaşırdığım ve hâlâ etkisinden kurtulamadığım şey yoksulluk tanımının farklılığıydı. Yoksul deyince aklımda kirasını ödeyemeyen, istediğini alamayan insanlar beliriyordu. Sonra, yemekten kalan kemikleri yiyen insanlar tanıdım. Yoksulluk kelimesi aynı olsa da içini doldurduğumuz şeyler ayrıydı.
Hizmet verdiğiniz bölgelerdeki düğün anlayışı bizimkinden ne kadar farklı?
Belki saatlerce konuşulacak konu ama tek örnekle anlatayım: İlk düğünü yaptığımız çiftimize kıyafetler aldık, nikahlarını kıydık, müzikler eşliğinde dans ettik ve misafirlere yemek ikram ettik. Bunun bedeli 4 bin TL’ydi. Aynı gün, babamdan bir mesaj aldım. Kuzenimin düğününden vazgeçmişlerdi çünkü kız tarafının istediği masraf toplamda 850 bin TL’ydi.
Türkiye’deki bir düğün masrafıyla 212 çifti evlendirebiliyorduk. Üstelik ikisi de köyde yaşıyor ve ikisi de işçiydi. Herhalde bu, iki düğün arasındaki farkı ortaya koyar.
Afrika bir gün düzelecek mi? Nasıl düzelir?
Tek kutuplu dünyaya bir itiraz yükselebildiğinde Afrika da düzelecek.
Yardım olayını suistimal eden çok fazla dernek var. Bir yere bağış yaparken neye dikkat etmeliyiz?
Dernek adı altında bir araya gelen birçok dolandırıcı, ağlayan çocuk videolarıyla milyonluk vurgun yapıyor. İnsanların bu noktada yapması gereken şey ağlayan çocuklara, kadınlara değil projelere destek olmak.
Gençlere bir tavsiyeniz var mı?
Gençlik biraz da kaygıdır. Kaygıyı üretime çevirdiklerinde her şeyin düzeleceğini bilsinler.