“Anormal bir duruma anormal bir tepki vermek normal davranıştır.” diyen Frankl tam da hepimizin içinde bulunduğu hali açıklıyor. Bir anda ülkece farklı bir sabaha uyandığımız bu süreçte hepimiz derinden sarsıldık. Ani ve beklenmedik şekilde gelişen bu doğa olayı ile şok aşamasından sonra ne olduğunu anlamlandırma sürecine girdik. Deprem bölgesinde olan, tahliye edilen ve ekrandan olayları takip edenlerin farklı farklı tepkiler gösterdiği bu süreci yakından anlamaya çalışalım.
Çaresizlik hissi içinde kalakaldığımız, belki de en çok hayatta kalmanın suçluluğunu hissettiğimiz bir süreçten geçiyoruz. Hepimiz için travma oluşturabilecek şiddetli bir olaylar silsilesiyle karşı karşıyayız.
Bu noktada yaşanan olayı ve ona karşı tepkileri açıklamak için travmanın ne olduğundan başlayabiliriz.
Travma, ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen, günlük rutini bozan, kaygı ve panik yaratan, kişinin anlamlandırma süreçlerini bozan olaylara maruz kalma ya da buna tanık olma durumunda duygusal olarak verilen tepkidir.
Travmatik yaşantılar ise doğal afetler, savaşlar, şiddet olayları, kaza veya bedensel bütünlüğe yönelik saldırılar gibi yaşamı tehdit eden durumları kapsayan ve ardında ciddi olumsuz etkiler bırakan olaylar bütünüdür.
Şu an deprem bölgesinde olanların bu deprem afeti karşısında yaşadığı; uykusuzluk, korku, ağlama nöbetleri, yabancılaşma, depresif hal, kaygı, stres gibi tüm psikolojik sıkıntılar doğal tepkilerdir. İlk 1 ay boyunca bu tepkiler son derece beklenir ve sağlıklıdır. Çünkü bu, duygu ve davranışlarımızın yaşanan felaketi anlamlandırma sürecinde olduğunu gösterir.
Bunun yanında deprem bölgesinde olmayıp aynı tepkileri gösteren birçok insana da rastlayabiliriz. Bu tepkilerin kaynağına ise ikincil travma diyebiliriz.
İkincil travma, travmatik bir olaya dolaylı olarak maruz kalma; örneğin olayın izlenmesi veya duyulması sonucunda ortaya çıkan travma deneyimidir. Yani depremin ve depremzedelerin görüntülerini görmek, sürekli olarak haber takibi yapmak da ikincil travmatize olmak için yeterlidir.
Her insanın travma karşısında verdiği tepki farklıdır. Kimileri şok, üzüntü, korku, kaygı, öfke, utanç, suçluluk vb. duyguları hissederken kimileri hissetmez. Bu sebeple aslında bize göre anormal olan bu tepkiler, duygular ve düşünceler aslında kişiye bağlı olarak normal olabilir.
Bu süreçte deprem bölgesinde olmayanlarda hissedilen suçluluk duygusu; gülmenin, üşümenin, yemek yemenin hakkımız olmadığını düşündüğümüz sürekli olarak “burada biz üşüyoruz onlar enkaz altında ne yapıyorlar” gibi düşüncelerle yaşantımıza devam etmekte yer yer zorlanabiliriz. Belki de tam şu anda bu duyguları hissetmemiz gerekiyor olabilir. Hiçbir duygudan kaçamayız. Şu an anormal bir durum var ve acı çekiyor olmamız, suçluluk hissetmemiz ya da bir şey hissedemeyişimiz… Hepsi insan olmanın gerektirdiği tepkiler. Bununla ilgili araştırmalara göre felaketlere verilen tepkiler 5 aşamada incelenmektedir.