İslamiyetin Avrupa’daki Neferi: Aliya İzzetbegoviç

“Bizi toprağa gömdüler fakat tohum olduğumuzu bilmiyorlardı…”

Aliya İzzetbegoviç, 8 Ağustos 1925 tarihinde Bosna Hersek’in Bosanski Samac kasabasında doğdu. Saraybosna’da bir Alman lisesinde eğitim gördü. Lise çağında yaşıtlarının ötesinde kabiliyetleriyle ve İslâmî konulara ilgisiyle öne çıktı. O dönemde arkadaşlarıyla birlikte dinî konuları tartışmak amacıyla Müslüman Gençler Kulübü’nü kurdu. Bu kulüp kısa sürede büyüyerek bir yardım derneğine dönüştü ve II. Dünya Savaşı döneminde ihtiyaç sahiplerine büyük yardımlarda bulundu.

O dönemlerde komünist rejimin ülke yönetimini ele alması nedeniyle dinlerin toplumsal hayattaki yeri giderek azaltıldı. İzzetbegoviç, İslâmî görüşü savunduğu ve ateizme karşı olduğu için mevcut yönetimin hedefi hâline geldi. Bu yüzden beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. Aliya’nın sıkıntıları 1953 yılında iktidara gelen Tito döneminde katlanarak arttı. Ancak 1974’te hazırlanan yeni bir anayasayla bazı geleneksel İslâmî kurumların yeniden işlev kazanmasına imkân sağladı. Bu olayın üzerine bazı camiler ve medreseler yeniden hizmete açıldı. 1980’de Tito’nun ölmesiyle beraber Cumhurbaşkanlığı konusunda çıkan sorunların ardından ülke kısmen bir demokratikleşme sürecine girmiş oldu.

Aliya’nın sıkıntıları 1953 yılında iktidara gelen Tito döneminde katlanarak arttı. Ancak 1974’te hazırlanan yeni bir anayasayla bazı geleneksel İslami kurumların yeniden işlev kazanmasına imkan sağladı.

İzzetbegoviç’in oğlu bu ortamdan yararlanarak babasının makalelerini bir kitapta toparlayıp, 1983’te “İslam Manifestosu” adıyla yayınladı. Kitap, geniş çapta bir yankı uyandırdı. Mevcut rejim bu yayılıma tahammül edemeyerek İzzetbegoviç’i Avrupa’nın ortasında İslâm Cumhuriyeti kurmak istemesiyle suçlayarak, 14 yıl hapis cezasına mahkum etti. Daha sonra Yargıtay kararıyla hapis cezası 11 yıla indirildi. 1988’de çıkarılan bir afla da serbest bırakıldı. İzzetbegoviç tahliye olduğu dönemde dünyada bulunan komünist rejimlerin yükselişi sona ermeye başlamıştı. Bunu fark eden Aliya, Demokratik Eylem Partisi’ni kurdu. Parti, 5 Aralık 1990 tarihinde Bosna’da gerçekleştirilen Genel Seçimleri kazandı ve İzzet Begoviç ülkenin Cumhurbaşkanı oldu. 1990’lı yıllarda Yugoslavya’nın başlattığı bağımsızlık hareketi Bosna-Hersek’i de etkilemişti ve 1 Mart 1992’de gerçekleştirilen referandum sonrasında Bosna-Hersek bağımsızlığını ilan etti. Fakat Sırplar hemen arkasından Bosna yönetiminde söz sahibi olan Müslümanlara karşı savaş açarak katliama başladı.

O dönem Hırvatistan ve Slovenya’nın bağımsızlık mücadelesine destek veren Avrupa Birliği ve ABD, ne hikmetse Bosna-Hersek’i Sırp saldırıları karşısında yalnız bıraktılar. Müslümanlar bu savaşta askerî açıdan oldukça zayıflardı. Bu yüzden Sırplar, Bosna’nın önemli şehirlerini işgal ederek ele geçirdikleri bölgelerde büyük katliamlar gerçekleştiriyorlardı. Özellikle camileri ve İslâmî izler taşıyan tarihî eserleri tahrip ederek Müslümanların uyanışını durdurmayı hedefliyorlardı. 3 yıl süren katliamların ardından Dayton Anlaşması’yla sona eren savaşta 250 bin insan hayatını kaybetmiş ve 1 milyondan fazla insan da mülteci konumuna düşmüştü. Ülkesinin bağımsızlığını kazanmak ve Avrupa’da Müslümanların hüküm sürdüğü bir ülke inşa etmek uğruna canı pahasına mücadele eden Aliya İzzetbegoviç, hastalığı sebebiyle 14 Mart 1996’da hastalığı sebebiyle görevini bırakmak zorunda kaldı. Ancak görevini bırakmadan önce yaşanan olaylarda ülkesini en az zararla kurtarmak için elinden geleni yapmıştı.

Ömrü boyunca eserler üreten Bosna’nın efsane lideri Aliya İzzetbegoviç 19 Ekim 2003 tarihinde Saraybosna’da hayata gözlerini yumdu. Rahmetle ve minnetle anıyoruz…

Eserleri:

  • İslam Manifestosuİslam Deklarasyonu ve İslamî Yeniden Doğuşun Sorunları
  • Doğu ve Batı Arasında İslam
  • Tarihe Tanıklığım
  • Özgürlüğe Kaçışım: Zindandan Notlar
  • Konuşmalar
  • Köle Olmayacağız
Yusuf ÇAKIR