İyi Ki Varsın Sinema

Abdülhamit Güler
Her haliyle sinema sanatı ve etkisi bağlamında böylesine önemli konuların kitlelerin dikkatine sunulması önemli.
Bu yüzden iyi ki sinema var!

Sinemanın kitleleri etkileme potansiyelini kullanmak ve meramı ifade etmek açısından en etkili yollardan biri ticarî filmlerdir. Gişeyi hedefleyen, çok kişinin izlemesi için tasarlanan ve matematiğini de buna göre oluşturan bu tarz filmlerin ülkemizdeki en önemli üreticilerinden biri Mustafa Uslu’dur. Ayla, Müslüm, Naim ve Türk İşi Dondurma gibi yapımlarla tanıdığımız Uslu, yapımcılık kariyerinin üst sıralarına Kesişme: İyi ki Varsın Eren filmini de ekledi. TRT’nin desteği ile çekilen film geçtiğimiz haftalarda vizyona girdi ve iki milyondan fazla bilet satış miktarına ulaşarak salgın sürecinin en çok izlenen yerli yapımı oldu. Yönetmenliğini Özer Feyzioğlu’nun üstlendiği film, 2017’de, “Biri de çıkıp demiyor ki Eren iyi ki varsın :(“ şeklindeki paylaşımından günler sonra Trabzon’un Maçka ilçesinde teröristler tarafından şehit edilen Eren Bülbül’ün hikâyesine odaklanıyor. Eren’i korumaya çalışırken şehit olan Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik’in hikâyesini de paralelde beyazperdeye taşıyan film ile dünyanın farklı bir noktasında üretildikten sonra teröristlerin eline geçen ve Eren’i şehit eden kurşunun yolculuğuna da şahitlik ediyoruz.
PKK’lı teröristlerin Karadeniz’de yer edinmeye çalışması ve buna müsaade etmeyen yöre halkı ile birlikte yıllardır terörle mücadele eden Ferhat Gedik’in yaşamının bir kesitine Eren Bülbül’ün dahil olması, filmin hikâyesinin iskeletini oluşturuyor. Çok izlenmeyi hedefleyen bir gişe yapımı için doğru kurgulanmış olan filmin ticarî başarısı, sinemasal olarak da doğru kurgulandığı manasına gelmiyor elbette. Gişede başarılı olan birçok yapım gibi duygu ve anlam yapısında sorunlar barındırıyor. Bülbül’ün ailesinin hikâyesi aktarılırken fukaralık vurgusunun yapılması, gereğinden fazla kullanılması ve tabii abartılması, gişede sonuç verse de esas meselenin ıskalanması tehlikesini doğuruyor. Bir dilim ekmeğin 7-8 çocuk arasında bölüşülmesi dramatik olarak vurucu olsa da sahiciliği zedeleyen, filmin esas meselesini saptıran bir hal alıyor. Terörle mücadele meselesi ve özellikle Karadeniz insanı açısından durumun vurgulanması bakımından başarılı bir sonuç ortaya çıksa da ajitasyon çabası filmin yumuşak karnı olarak karşımıza çıkıyor.
Dezavantajlarını bir kenara bırakırsak Kesişme: İyi ki Varsın Eren, üç farklı akış ile Eren’in hikayesinin Eren’den ibaret olmadığını, dünyanın farklı yerlerinde benzer şeylerin yaşandığını, bunun müsebbiplerinin de küresel güçler olduğunu belirtiyor.
Sinematografisi de ajitasyon çabasına uygun ilerleyen filmde özellikle müzik kullanımı abartılı şekilde ortaya çıkıyor. Kurgusal olarak da çok şeyi anlatmanın verdiği endişe ile hızlı ilerleyen filmin oyunculukları ise genel olarak takdire şayan. Başrollerde yer alan İsmail Hacıoğlu ile ilk kez kamera karşısına geçen genç oyuncu Rahman Başel’in performansları oldukça başarılı.
Eren’lerin, Ferhat’ların ve daha nicelerinin varlığına şükretmemizi salık veren yapım, gişedeki başarısı ile benzer çalışmalara kapı aralıyor. Bu tarz yapımların gişede başarılı olması sayesinde bundan sonra da benzer çalışmaların yapılacağını düşünebiliriz.
Gönül ister ki, duygusu ve anlamı ile toplumsal desteğe hazır bu tarz hikâyeler, sinema sanatının kalıcı yöntemleriyle de beyazperdeye gelsin. Festival filmi dediğimiz yöntemle yapılacak ve benzer hikâyeleri konu edinecek yapımların, dünya festivallerinde boy göstermesi halinde belki de gişedekinden daha çok tatmin edecek sonuçlar doğacak.
Her haliyle sinema sanatı ve etkisi bağlamında böylesine önemli konuların kitlelerin dikkatine sunulması önemli. Bu yüzden iyi ki sinema var!