1. Âkif, birleştirici ve bütünleştiricidir. En zor zamanlarda o gür sesiyle haykırmayı bilmiş ve inandığı davanın gerçeklerini herkese anlatmıştır.
Yekpare kesilmiş tutulan gaye için de
Vahdetten eser yok bir avuç halkın içinde
Post üstüne hem kavgaların hepsi nihayet
Hâlâ mı boğuşmak? Bu ne gaflet, ne rezalet!
2. Âkif samimidir. Rüzgâra göre yelken açanlardan hiç değildir. Kimseye minneti yoktur. Yapmacık ve sahtelikten hiçbir zaman hazzetmez. Milletlerin yüksek seciyeli fertlerin sırtında yükseleceğine yürekten inanır. Gençlikten büyük ümidi vardır.
İhtiyar amcanı dinler misin, oğlum, Nevruz?
Ne büyük söyle, ne çok söyle; yiğit işte gerek!
Lafı bol, karnı geniş soyları taklit etme;
Sözü sağlam, özü sağlam, adam ol, ırkına çek!
3.Bu toprağın sesidir. Kalbinin derununda beslediği millet ve memleket sevgisi her dem tazedir.
Ey koca Şark, ey ebedî meskenet,
Sen de bir kımıldanmaya niyyet et,
Korkuyorum Garb'ın elinden yarın,
Kalmayacak çekmediğin melanet.
4. Âkif merhametin adıdır. His adamıdır. İçinden taşıp gelen merhamet deryası mısralara sığmaz çoğu zaman.
Hayır, matem senin hakkın değil…
Matem benim hakkım.
Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez afakım
Teselliden nasibim yok, hazan ağlar baharımda:
Bugün bir hanümansız serseriyim öz diyarımda!
5.Allah yolunun yolcusudur. İnandığı doğruların peşindedir daima. Hikmeti arar.
Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmete ram ol;
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol…
6.Gönül insanıdır. Yüreğinin enginlerinde sevmekle ilgili bitmez tükenmez bir pınar vardır.
Tek hakikat var, evet, bellediğim dünyadan,
Elli altmış sene gezdimse de, şaşkın şaşkın;
Hepimiz kendimizin, bağrı yanık, aşıkıyız;
Sade, ilanı çekilmez bu acayip aşkın!
7.Çalışkandır. Durmak, yorulmak, tembellik kif’in en çok kızdığı şeylerdir.
Bekâyı hak tanıyan sa'yi bir vazife bilir;
Çalış, çalış ki beka sa'y olursa hak edilir.
8.İyi bir münevverdir. Düşünür, tartışır, kafa yorar. Batı hızla ilerlerken İslâm dünyasının geri kalmasına gönlü hiç razı olmaz.
Müslüman, elde asa, belde divit, başta sarık;
Sonra sırtında yedek, şaplı beş on deste çarık;
Altı aylık yolu, dağ taş demeyip, çiğneyerek
Çin-i Maçin'deki bir ilmi gidip öğrenecek.
9.İlim aşığıdır. Memleketin düzlüğe ancak ilim ve iman sayesinde çıkacağına yürekten inanır. Sahte hocalardan, ehil olmayan âlimlerden ağır sözlerle bahseder.
Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun!
İslam'ı da "batsın" diye tutmuş yediyorsun!
Allah’tan utan: bari bırak dini elinden…
Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksin!
Lakin ne demek bizleri Allah ile iskat?
Allah’tan utanmak da olur ilm ile… Heyhat!
10.Safahat’ın yazarıdır. Bu ölümsüz eser onu anmak ve sevmek için tek başına yeter de artar bile.
Arkamda kalırsın, beni rahmetle anarsın.
Derdim, sana baktıkça, a biçare kitabım!
Kim derdi ki: sen çök de senin arkana kalsın,
Uğruna harab eylediğim ömr-ü harabım?
Safahat'ımda, evet, şi'r arıyan hiç bulmaz;
Yalınız, bir yeri hakkında " Hazin işte bu!" der.
…
Üç buçuk nazma gömülmüş koca bir ömr-ü heder!