Psikoloji Literatürünü Güncelleşmeye Zorlayan Çağın Hastalığı: DEHB

Günümüzde, teknoloji ile iletişimin hızla evrilmesi nedeniyle yaşam tarzımız, özellikle de dikkatimiz önemli ölçüde etkileniyor. Sosyal ağlarda karşılaştığımız kısa videolar, anlık mesajlar, hızlı haber akışları ve sürekli maruz kaldığımız bilgi bombardımanı, birçok insanın dikkatini toplamakta zorlandığı bir hayata kapı araladı gibi görünüyor. İşte tam da bu noktada, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) hakkında farklı bir bakış açısını değerlendirmenin vakti gelmiş olabilir.

Halk deyimiyle “hiperaktiflik” olarak bilinen DEHB, uzun süredir çocukluk dönemi ile ilişkilendiriliyordu. Ancak bugünlerde sadece çocuklarda değil, yetişkinler arasında da yaygın olduğunu görüyoruz. Sosyal medyanın ve hızlı içeriklerin hüküm sürdüğü bir çağda, insanların dikkat eksikliği ve hiperaktivite semptomlarına sahip olmalarından daha doğal ne olabilirdi ki?

DEHB; odaklanma güçlüğü, dikkatin dağılması ve hiperaktivite gibi semptomlara yol açan bir beyin bozukluğudur. Vakaların %80-90’ı genetik kaynaklıdır ancak bazı vakaların modern yaşamın hızlı temposundan kaynaklandığı ortaya çıkmaya başladı. Biliyorsunuz ki kısa videolar ve anlık bildirimlerle dolu bir dünyada yaşıyoruz. Beyinlerimiz sürekli olarak yeni bilgilere, görsellere ve uyarıcılara maruz kalıyor. Bu durum, bazı insanların DEHB semptomlarına benzer davranışlar sergilemesine yol açabiliyor. Bu insanlar dikkatlerinin çabucak dağıldığını hissedebiliyor ve sık sık farklı şeylere geçiş yapabiliyorlar, ancak bu belirtilerle karşılaşan bazı psikologlar sorunun kaynağına inmeden DEHB teşhisi koyabiliyor.

DEHB’nu sadece bir “bozukluk” olarak değil, beyinlerimizin yeni bir çevreye uyum sağlama çabası olarak da algılamamız gerekiyor olabilir. Belki de DEHB, insanların hızla değişen dünyaya ayak uydurmak için evrimsel bir yanıt olarak ortaya çıkmıştır, kim bilir?

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nu sadece bir “bozukluk” olarak değil, beyinlerimizin yeni bir çevreye uyum sağlama çabası olarak da algılamamız gerekiyor olabilir. Belki de DEHB, insanların hızla değişen dünyaya ayak uydurmak için evrimsel bir yanıt olarak ortaya çıkmıştır, kim bilir?

Yıllar önce, başka bir sosyal hayatın yaşandığı dönemlerde belirlenen DEHB tanı kriterleri bana sorarsanız çağın gerisinde kalmış durumda. Çünkü o kriterleri göz önünde bulundurduğumuzda günümüz modern insanının neredeyse yarısı Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite ile mücadele ediyor diyebiliriz. Bu nedenle modern bir DEHB tanısı yapılması ve yeni tanı kriterleri ile psikoloji literatürünün güncellenmesi gerekiyor.

Sonuç olarak, DEHB hakkında konuşurken, sadece bireylerin fizyolojik ve genetik sorunlarını değil, aynı zamanda çevresel etmenlerin bireye etkisini de göz önünde bulundurmalıyız. Dijital çağda sosyal medya ve hap içeriklerin yaygınlaşmasıyla birlikte, DEHB semptomlarının geçmişe kıyasla daha yaygın hâle gelmesi normal bir sonuç olabilir. Unutmayalım ki, her birey farklıdır ve DEHB semptomları yaşayanlar için kişiye uygun destek ve anlayışla yaklaşmak önemlidir. Siz yine de bu konu hakkında ister kendiniz ister bir tanıdığınız hakkında şüphe duyuyorsanız, sağlıklı ve geçerli bir tanı için mutlaka bir uzmana görünün.