Tarihbükücü Olasılık Mühendislerinden Alternatif Tarih Kurguları

Bilim Kurgucunun Seyir Defteri

Kişisel tarihinizi gözden geçirirken geçmişte yaptığınız bir seçimin bütün geleceğinizi belirlemiş olabileceğini düşündünüz mü hiç? Mesela kendi kendinize: ‘Üniversitede hukuk değil de gastronomi okusaydım acaba bugün nasıl bir hayat yaşıyor olurdum hatta bu şimdiki ben birebir aynı ben mi olurdum?’ gibi tuhaf sorular sorduğunuz oldu mu?

Tarihçiler de zaman zaman bu tür olasılıklara kafa yorarlar. Geçmişteki bir olayın bildiğimiz gibi değil de başka türlü gerçekleşmesi durumunda tarihin hangi yöne doğru akacağına ve yaşadığımız gerçekliğin bu durumda neye benzeyeceğine dair spekülasyonlar yaparlar. Düşünün Viyana Kuşatması başarılı olsaydı olaylar nasıl gelişirdi, yeni bir sebep sonuç zinciri üzerinden nasıl bir gerçekliğe varırdık acaba?

Ükroni adıyla da bilinen alternatif tarih anlatıları aynı zamanda bilim kurgunun alt türlerinden biridir. Bu türde eser veren bilim kurgucularla alternatif tarih senaryolarına kafa yoran tarihçilerin çıkış noktası aynıdır: “What if” (Ya şöyle olsaydı)…

Tasarladığınız alternatif tarih çizgisini inandırıcı kılmak istiyorsanız okurun aşina olduğu bir kırılma noktası bulmanız ve tam o noktadan itibaren dümeni dikkatlice başka bir olasılığa doğru çevirmeniz gerekmektedir. Ükroni yazarlarının takıntılı oldukları bazı “What if” eşikleri olduğu söylenebilir, özellikle II. Dünya Savaşı’nı Almanların kazandığı alternatif tarih senaryolarına çokça kafa yorulmuştur. Philip K. Dick’in Yüksek Şatodaki Adam romanı II. Dünya Savaşı’nın galibi olan Almanların ve Japonların Amerika’yı aralarında bölüştükleri bir gerçeklikte geçer. Marifet böyle bir gerçekliği inandırıcı bir bütünlük içinde tasarlayabilmektir. Bunu yapabilmek için de başta tarih olmak üzere sosyoloji, antropoloji gibi alanlarda sıkı okumalar yapmış olmak gerekir. Philip K. Dick, okuru bu alternatif tarihin varlığına inandırmakla kalmaz her zaman yaptığı gibi gerçeklikle oynar. Kadim Çin kültürüne ait I Ching (Değişimler) kitabını kullanarak gerçeklik duygumuzu darma duman eder.

Farklı coğrafyaları, kültürleri, güç dengelerini içeren daha karmaşık alternatif tarih kurguları da vardır. Robert Silverberg’in The Gate of Worlds (Dünyanın Kapıları, 1967) anlatısında kırılma noktası on dördüncü yüzyılda Avrupa’yı kasıp kavuran kara ölüm olarak adlandırılan vebadır. Silverberg’in kurgusunda salgın, Avrupa’yı o kadar güçsüz düşürür ki Osmanlı İmparatorluğu dünyanın hâkim gücü olur. İstanbul daha erken fethedilir. Osmanlılar Viyana üzerinden ilerleyerek Paris’i ve İngiltere’yi ele geçirirler. Öyle ki bu gerçeklikte Shakespeare eserlerini Türkçe olarak kaleme alacaktır.

Kim Stanley Robinson, The Years of Rice and Salt (Pirinç ve Tuz Yılları, 2002) romanında daha ileri gider. Veba, Avrupa nüfusunun neredeyse tamamını yeryüzünden siler. Böylece dünyada hâkim güç, Müslümanlar ve Budistler olur. Uygarlık, Asya’dan doğar ve dünyaya yayılır. Kim Stanley Robinson’un alternatif tarih kurgusu radikal ve cüretkardır. Avrupa’nın olmadığı bir dünyada uygarlık başka milletler tarafından da geliştirilebilir. Romanın kurgusal gerçekliğinde insanlığın bugün sahip olduğu bilim ve teknoloji Müslümanlar ve Budistler tarafından geliştirilmiştir. Avrupa uygarlığının kendi varlığını mutlaklaştırmasına karşı bir hiciv olarak da okunabilir Robinson’un romanı. (Yine de herkesi memnun etmek mümkün değildir. Romanı okuyan Kızılderili kökenli bir okur, uygarlığın ve teknolojinin Amerikan yerlilerine bir samuray tarafından getirilmesinden rahatsız olduğunu ifade ediyordu bir internet forumunda).

Bizim edebiyatımızda ilk ükroni örneği Yahya Kemal’e aittir. Tarihî derinden derine duyarak yaşayan şairimiz, Çamlar Altında Musahabe adlı denemesinde bir alternatif tarih kurgusu geliştirir. Yahya Kemal, kırılma noktası olarak Fatih dönemini seçer.

Ömrünü uzatan bir iksir içen Fatih Sultan Mehmed’in saltanat döneminde İstanbul bir çeşit Türk-İslâm rönesansının merkezi hâline gelir ve bu yeniden doğuş dünyaya yayılır. Yahya Kemal’in kurgusunda Müslüman Türkler, dünyayı dönüştüren bilimin ve sanatın kurucusu olurlar.

Alternatif tarih kurgucuları, tarihbükücü olasılık mühendisleridir. Bizi olası tarihimizin biricik olmadığına dair şüphelere sevk eder, bu yaşadığımız gerçekliğin sonsuz olası gerçekliklerden biri olabileceğine dair soru işaretleri uyandırırlar. Kimbilir belki de bizim gerçekliğimiz başka bir olasılık düzleminin alternatif tarih kurgusudur.

Ümit Yaşar ÖZKAN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir